ORDU

Ordu’dan Dünya Markasına: Yağmur Hüsem’in İlham Veren Girişimcilik Hikayesi

Ordu doğumlu genç girişimci Yağmur Hüsem, yazılım mühendisliği alanındaki kariyerini ve geleneksel fındık üretimini bir araya getirerek kısa sürede kendi markasını oluşturmayı başardı. Hem Ordu’nun köklerinden beslenen hem de modern dünyanın ihtiyaçlarına yanıt veren bu markanın hikayesi, azim ve kararlılıkla dolu. Hüsem, yaşadığı süreci ve karşılaştığı zorlukları bizlerle paylaştı.

Abone Ol

Ordu doğumlu genç girişimci Yağmur Hüsem, yazılım mühendisliği alanındaki kariyerini ve geleneksel fındık üretimini bir araya getirerek kısa sürede kendi markasını oluşturmayı başardı. Hem Ordu’nun köklerinden beslenen hem de modern dünyanın ihtiyaçlarına yanıt veren bu markanın hikayesi, azim ve kararlılıkla dolu. Hüsem, yaşadığı süreci ve karşılaştığı zorlukları bizlerle paylaştı.

Ordu’dan Amerika’ya Uzanan Eğitim Serüveni

Yağmur Hüsem, küçük yaşlardan itibaren eğitime ve öğrenmeye önem veren bir ailede büyüdü. Lisans eğitimini önce İstanbul’da, ardından Amerika’da tamamladı. Ancak Amerika’da eğitim gördüğü sırada babasının vefatıyla Türkiye’ye döndü.
“Tek çocuğum. Babamın vefatıyla Ordu’ya dönmek zorunda kaldım. Annemle birlikte yaşıyoruz. Ordu’da her Ordulu gibi bizim de fındık bahçelerimiz var. Amcam ya da dayım olmadığı için bahçelerin tüm sorumluluğu bana kaldı. Gübrelemeden hasada, işçilerin tutulmasından ürünün pazarlanmasına kadar her detayı bizzat ben yönetiyorum.”

Bir yandan yazılım mühendisliği kariyerine devam eden Hüsem, pandemiyle birlikte uzaktan çalışmaya geçmenin avantajını yaşadı. “Pandemi, işimi uzaktan yürütmeme olanak sağladı. Bu sayede Ordu’da daha çok zaman geçirebiliyorum. Hem annemin yanında oluyorum hem de işimi sürdürüyorum.”

Fındık Bahçelerinden İlhamla Doğan Bir Marka

Yaz aylarında aldığı bir kararla, fındık bahçelerini sadece tarımsal üretimle sınırlı bırakmamaya karar verdiğini söyleyen Hüsem, markasının temellerini şöyle anlattı:
“Kendi kendime, ‘Bu fındıkları daha katma değerli hale nasıl getirebilirim?’ diye sordum. İki farklı yönüm vardı: Bir yanım köyde çuval taşıyan geleneksel bir kadın, diğer yanım Amerika’da yüksek lisans yapmış, özel bir şirkette kıdemli yazılım mühendisi. Bu markayla iki yanımı birleştirdim.”

Markasının ismini, Ordu’nun simgelerinden Hoynat Adası’ndan esinlenerek koyduğunu belirten Hüsem, yerel ve global bir yaklaşım benimsemeye çalıştığını söyledi.
“Markanın dijital yönünü güçlü tutmaya çalıştım. Web sitesini kendim tasarladım. Vegan, katkı maddesiz ve koruyucusuz ürünler üretiyoruz. Geleneksel yöntemlerle modern dünyaya hitap eden bir marka ortaya çıktı.”

Büyüme Süreci ve Karşılaşılan Zorluklar

Hoynut markası, kısa sürede Ordu’da geniş bir kitleye ulaştı. Hüsem, belediyelerin desteğiyle ürünlerini tanıtma fırsatı bulduğunu belirtti:
“Açık hava sinema günlerinde stand açtım. Özellikle Perşembe Belediyesi, markamı turistlik lokasyonlarda tanıtarak hızlı büyümeme katkı sağladı.”

Ancak bu süreçte çeşitli zorluklarla da karşılaştı. Büyük bir firma, marka adının benzerliğinden dolayı dava açtı. Hüsem, bu durumu şöyle anlattı:
“Markamın tescilini almama rağmen dava açtılar. Ürün içerikleri veya fonetik açıdan bir benzerlik olmasa da, sırf dikkat çektiği için böyle bir girişimde bulundular. Küçük şehirlerde başarılı bir iş yaptığınızda, büyük firmalar bunu baltalamaya çalışabiliyor.”

Fındık bahçesi için kredi çekmek istediğinde ise akrabalarının destek yerine köstek olduğunu dile getirdi.
“İmza vermediler, birçok zorluk çıkardılar. Bu süreçte yalnızca annem yanımdaydı. Manevi olarak her zaman destek oldu, her düştüğümde elimden tuttu ve ‘Hadi, yapabilirsin’ dedi.”

Kadın Girişimci Olmanın Zorlukları

Türkiye’de kadın girişimci olmanın birçok zorluğu beraberinde getirdiğini söyleyen Hüsem, ticaretin hâlâ erkek işi olarak görüldüğünü belirtti:
“Birçok tacize ve önyargıya maruz kaldım. Ancak pes etmedim. Ticarette biraz sert olmanız gerekiyor. Doğru sözleşmelerle ilerlerseniz başarıya ulaşmamanız için hiçbir sebep yok. Ticaretin cinsiyeti olmaz.”

Sürdürülebilirlik ve Sosyal Sorumluluk Projeleri
 

Hüsem, markasının yalnızca ticari bir girişim değil, aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi olmasını istediğini ifade etti.
“Kavanozlarımız sürdürülebilir. Yoğurt mayalamaktan tohum ekmeye kadar birçok şekilde tekrar kullanılabiliyor. Kadınlarla atölye çalışmaları yapıyoruz; çiçek ekiyor, yoğurt mayalıyoruz. Ürünlerimizin doğaya dost ve insan sağlığına zararsız olmasına özen gösteriyoruz.”

Markanın ilk üretim aşamalarında yaşadığı sorunlardan da bahseden Hüsem, fason üretim yapan firmaların güvenilirliğine dikkat çekti:
“Ürünlerimize çürük fındık karıştırmaya başladılar. Sözleşmemi feshetmek istediğimde ise kendi reçetemi fahiş fiyatlarla satmaya kalktılar. Gıda sektöründe kontrolsüz yerlerden alışveriş yapmak büyük bir risk. Herkesin üretim sürecini yakından takip etmesi gerekiyor.”

Genç Kadın Girişimcilere Tavsiyeler

Hüsem, kendisi gibi girişimci olmak isteyen kadınlara şu önerilerde bulundu:

  • Mali müşaviriniz olmadan hiçbir işi yapmayın.

  • Sözleşmesiz iş yapmaktan kaçının.
  • Kendinize güvenin ve asla pes etmeyin.

“Kadınlar ticarette düzen ve disiplin getirir. Kendi kimliğinizden ödün vermeden çalışırsanız başarıya ulaşmamanız için hiçbir sebep yok.”

Yağmur Hüsem’in geleneksel ile moderni birleştiren bu hikayesi, genç kadın girişimciler için ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Ordu’dan dünyaya açılan Hoynut markası, azim ve kararlılıkla başarıya ulaşmanın mümkün olduğunu kanıtlıyor.