Ordu’nun Ünye ilçesinde eski bir köy evini sanatsal ve sürdürülebilir bir yaşam alanına dönüştüren Ezgi Arslan, yaptığı dönüşüm videosu ile dikkatleri üzerine çekti.
Sanatçı, yaratıcılığı ve el emeğiyle hem sanat hem de sürdürülebilir yaşam alanları oluşturarak, topluma ilham veriyor. Resim çalışmaları, geri dönüşüm projeleri ve sanat atölyeleri ile tanınan Ezgi Arslan, düşük maliyetle restore ettiği eski köy evini, doğa ve sanatı birleştiren huzurlu bir sığınağa dönüştürdü.
Ezgi Arslan, sanatı sadece bir estetik araç olarak kullanmıyor; aynı zamanda sosyal ve çevresel sorumluluk bilinciyle hareket ediyor. Yüksek lisans tezi olan "Kapitalizm ve Tüketim Kültürü: Tüketimde Entropik Kapsam ve Motivasyon Dinamikleri", onun sürdürülebilirlik ve sanat arasındaki bağlantıyı nasıl derinlemesine incelediğini gözler önüne seriyor. Arslan, kapitalizmin etkisiyle artan tüketim kültürünü sorgularken, sanatını bu konuda bir farkındalık yaratmak amacıyla kullanıyor.
Ezgi Arslan, çocukluk yıllarından itibaren kendi gücünü kullanmayı, gereksiz tüketime karşı çıkmayı ilke edinmiş bir sanatçı. Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okurken edindiği bu düşünceleri, dönüştürme süreçlerinde de hayata geçirdi. "Hayatım boyunca çok fazla tüketmemeye çalıştım, bir şeyleri dönüştürmeyi seviyorum. Kendi gücümü kullanmayı tercih ediyorum" diyen Arslan, her detayını kendi emeğiyle şekillendirdiği evde hiçbir eşyayı mağazadan almadığını belirtiyor.
Ünye'deki köy evinin dönüşüm süreci, Ezgi Arslan’ın yaşamında önemli bir dönüm noktası oldu. Ev, ilk başta duvarları dökülmüş, boyaları solmuş bir haldeydi. Ancak Arslan, burayı modernize etmek için büyük bir çaba sarf etti. Uzun saatler süren çalışmalar sonucunda, evin sıvalarını kendi başına yenileyen Arslan, Youtube’da yabancı birinin dekoratif sıva yaptığı videosunu izledikten sonra bu tekniği kendi evine uygulamaya karar verdi. İlk başta zorlanmış olsa da, başarılı bir sonuç elde etti.
İlk başladığımda bir erkek arkadaşım vardı yanımda. Bende sana destek olurum dedi. İki ay boyunca çok yardımı dokundu. İlk girdiğimde tek olsaydım muhtemelen 1 haftaya pes ederdim. Arkadaşımın da desteği ile çok yol kat ettik sonra onun gitmesi gerekti. Bende bu kadar gelmişken pes edemezdim.
Sanatçı, yalnızca sanatsal değil, fiziksel olarak da büyük bir mücadele vererek evi dönüştürdü. Öğrencileri de ona yardım etti, ancak uzun süre yalnız çalışmak zorunda kaldı. Bu süreçte çeşitli zorluklarla karşılaşsa da, ortaya çıkan eser tüm yorgunluklarını unutturmuş. "Burası benim ikinci evim oldu. Dönüşüm videosunu paylaştıktan sonra, pek çok kişiden 'Umudum oldun' gibi samimi yorumlar aldım. Bu yorumlar beni çok duygulandırdı" diyerek, insanların bu projeye gösterdiği ilgiyi ve verdiği desteği paylaşıyor.
Ezgi Arslan’ın dönüşüm süreci, yalnızca bir mekanın yenilenmesi değil, aynı zamanda bir kadının kendi gücüyle nasıl büyük işler başarabileceğinin de bir kanıtı. "Bir kız yapabiliyorsa, ben de yapabilirim" gibi olumlu geri dönüşler aldığını belirten Arslan, aynı zamanda toplumun değişim ve dönüşüm süreçlerine nasıl katkı sağladığını da vurguluyor.
Sanatçı, projelerinin sadece kişisel bir başarı değil, aynı zamanda başkalarına ilham verme amacı taşıdığını ifade ediyor. Öğrencileriyle olan ilişkisi de oldukça samimi. Arslan, "Öğrencilerimle çok güçlü bir bağım var. Benimle çalışmaktan keyif alıyorlar ve ben de onlara umut veriyorum" diyor. Gelecekte çocuklara sanat eğitimi vermeyi de planlayan Arslan, aynı zamanda farklı atölyeler açma hayalini sürdürüyor. "İstanbul’da da başka bir yeri dönüştürüp, orada bir sanat atölyesi açmayı düşünüyorum" şeklinde konuşuyor.
Ezgi Arslan son olarak, köy evinin dönüşümünün ardından gelen talepler üzerine, mimar kardeşi Barış Arslan ile birlikte başka dönüşüm projeleri yapmayı planlıyor. Sanatçı, dönüşüm sürecinin hem fiziksel hem de ruhsal olarak kendisini daha da güçlendirdiğini belirterek, gelecek projelerine büyük bir heyecanla devam ediyor.
Ezgi Arslan’ın köy evini dönüştürme projesi, hem sanatsal bir başarı hem de çevresel bir farkındalık yaratmak açısından büyük bir örnek teşkil ediyor. Sanatı ve sürdürülebilirliği bir araya getiren bu proje, sadece bir evin dönüşümünü değil, aynı zamanda bir yaşam anlayışının dönüşümünü de simgeliyor.