Koronavirüs, ne bulaşıcı bir hastalık ne de kalabalıktan besleniyor. Bizler bu hastalığı yenebilmek için en başından bu zamana kadar evlerimizi hep güvenli alan olarak gördük. Corona salgınıyla birlikte izole kelimesi hayatımıza girdi. Şimdi en çok evlerimizden bulaşıyor. Ev ziyaretlerini durdurmadığımız için taşıyıcılık da bir nevi durmadı. Ve koronavirüs ile mücadelede üçüncü dalgayı yaşıyoruz. Aslında bu şu demek savaşı tam kazanırken kaybediyoruz. Biz şu an koronavirüs ile üçüncü savaştayız ve bu savaşı kazanmak zorundayız. Çünkü hem psikolojik olarak hem de maddi olarak bir çöküşe gidiyoruz.
Corona bizi her anlamda etkiledi. Yeme içme sektörü kapandı ki dolayısıyla işverenler ve işçileri büyük bir ekonomik sıkıntıyla baş başa kaldı. Eğitim alanında da aksaklık olmasın diye yeni çalışmalar yapılsa da eğitimden yüz yüze gibi aktif sonuç alınamadı. Yine farklı alanlarda da olsa küçük esnaflar canlılık olmadığı için sıkıntı yaşıyorlar.
Korona bizden aslında en önem verdiğimiz şeyleri de çaldı. Zamanı durduramıyoruz ve şimdiki zamanı boş yaşayarak ilerdeki zamana umut bağlamamıza neden oldu.
Ordu olarak neredeyiz peki! Tabi ki zirvedeyiz. Çünkü yüksek riskli iller arasında Türkiye birinciliğini elimizde tutuyoruz. Biz küçük bir sahil şehriyken şimdi dev bir virüs kenti olduk. Artık kurallara uyma vakti geçiyor. Daha fazla pişman olmamak için kurallara fazlasıyla uymalıyız. Evlerimiz güvenli diye evlere misafir ve ziyaretçi almamalıyız. İzole olalım, hijyen, maske ve mesafeye özen gösterelim