Bağışıklık sistemi vücudu; patojenik organizmalardan koruyan savunma sistemidir. Sağlıklı bir yaşam sürmek için aktif ve güçlü bir bağışıklık sistemi olmazsa olmazdır.
Diyetisyen Cansu Ayazoğlu, bağışıklık sisteminin önemli noktalarına değinerek güçlü bir bağışıklık sistemi nasıl sağlanmalı noktasında tavsiyelerde bulundu;
“Yeterli ve dengeli beslenme bağışıklık sistemindeki hücreler dahil tüm hücrelerin en iyi şekilde çalışması için gereklidir. ‘Aktif’ bir bağışıklık sisteminin enfeksiyon dönemlerinde enerji ihtiyacı olur bu nedenle en iyi immünolojik aktivasyon için optimal beslenme önemli bir yer tutmaktadır. Diyet bileşenleri ve bazı mikro besinler yaşam boyunca etkili bir bağışıklık sisteminin geliştirilmesi ve sürdürülmesi açısından önemlidir. Örneğin, arjinin, vitamin A ve çinko bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlar. Ayrıca bu beslenme şekli, sağlıklı mikrobiyota oluşumuna da katkı sağlayarak bağışıklık sistemi üzerine olumlu etkiler yaratır. Öbür yandan yetersiz beslenme, bağışıklık sisteminin zayıflatmasına neden olmaktadır. Bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucunda vücut hastalıklara karşı zemin hazırlar hale gelebilir yetersiz beslenme bağışıklığın azalmasına, hastalığa yatkınlığın artmasına, fiziksel ve zihinsel gelişimin aksamasına yol açabilir. Güçlü bir bağışıklık sistemi için ihtiyaç duyulan enerji, öncelikli olarak diyetten sağlanırken, diyet kaynakları yetersiz kaldığında ise vücut depoları gibi endojen kaynaklar da kullanılabilmektedir. Protein-enerji malnütrisyonu, yangısal hücrelerin faaliyetlerini arttırarak bağışıklığın yetersiz bir hale gelmesine neden olabilir. Yeterli ve kaliteli protein tüketimi antioksidan savunma sistemi ve bağışıklık üzerine yararlı etkiler gösterebilmektedir. Yapılan çalışmalar yalnızca toplam protein alımının değil, diyetteki spesifik amino asitlerin (glutamin, glutamat, arginin, metiyonin, sistein ve treonin gibi) bağışıklığı optimize etmek için gerekli olduğunu ortaya koymuşlardır. Vitaminler ve mineraller gibi temel mikro besinler de, bağışıklık sistemimizin işlevsel bütünlüğü ve duyarlılığı için önemli bir rol oynar. Vitamin A, piridoksin, kobalamin, folat, C, D ve E gibi vitaminler ile Zn, Cu, Se ve Fe gibi mineraller bağışıklık sistemini desteklemek için çok önemli fonksiyonlara sahiptirler. Bu nedenle mikro besinlerin takviyesi, bağışıklığı artırarak vücudun doğal savunma sistemini destekleyebilir ve gizli açlık durumunu ortadan kaldırabilir. Beslenme durumu ve besin tüketim şekilleri (aldığı besinler, besin ögeleri ve besleyici olmayan biyoaktif bileşenler), sinir ve endokrin sistem gibi diğer fizyolojik sistemler ile doku onarımı, metabolizmanın düzenlenmesi, termoregülasyon, uyku, vücudun genel yorgunluğu ve ruh sağlığı gibi süreçleri de etkileyerek kronik hastalıklara yakalanma riski üzerinde de etkili olmaktadır. Bağışıklık sistemi hücreleri ve mediatörler protein, yağ ve karbonhidrat yapısında olup, vitamin ve mineraller aracılığı ile etkinlik gösterirler”
BESLENME ÇEŞİTLRİ VE BAĞIŞIKLIĞA ETKİLERİ
Diyet çeşitlerine değinen Diyetisyen Cansu Ayazoğlu, kişinin uygulayacağı diyete göre nasıl beslenmesi gerektiği noktasında önerilerde bulundu.
Akdeniz Tipi Diyet
Meyve, sebze, salata, ekmek, tam tahıl, patates, fasulye, fındık ve tohumların yüksek tüketimini içermektedir. Peynir, yoğurt gibi süt ürünleri, balık ve kabuklu deniz ürünlerinin hafif-orta miktarda tüketimi kırmızı ve işlenmiş kırmızı et ve yumurta haftada 4 kez minimal tüketimini içermektedir. Tuz ve aromatik amaçlı kullanılan yağlar azaltılmalıdır. Şarap ve diğer fermente içecekler azaltılmalıdır. Yağ ana kaynağı olarak zeytinyağı kullanılmalıdır.
Batı Tipi Diyet
Yüksek hayvansal protein, doymuş yağ asitleri, düşük fibreli ürün, rafine şeker, düşük sebze ve meyve tüketimi ile karakterizedir. Metabolik sendrom, kardiyovasküler hastalıklar, psikiyatrik hastalıklar ve kanser riski yüksekliği ile birliktedir.
Vejetaryen Diyet
Kırmızı ve beyaz et dahil et tüketiminin olmadığı diyet tipidir. Ancak antikanser özelliği saptanmamıştır. Hayvansal ürünlerinde kullanmayan daha sıkı vejetaryenlerde B12 vitamini, çinko, demir ve omega 3 yağ asidi eksiklikleri nedeniyle BAĞIŞIKLIK GÜÇLENDİRME ve vücut direnci sağlama da yeterli gelemediğinden pek önerilmesi de bu tarz beslenme çeşidi geliştiren bireylerin eksiklikleri takviyelerle beslenmelerine özellikle dahil etmeleri önerilir.
Japon Diyeti
Yüksek sebze tüketimi, yüksek deniz ürünleri tüketimi, düşük kalori ve kolesterol içeriği ve yüksek antioksidan içeriği olan fitokimyasallar içeren yeşil çay gibi ürünler tercih edilmektedir.
Çok Düşük Kalorili Diyet
Kısa süreli kalori kısıtlamasının yanı sıra düşük protein alımı tümör genesisi ve inflamasyon, glukoz ve insülin direnci üzerinde olumlu etkileri vardır.
Mikrobiyota Etkili Diyetler
Bağırsak mikrobiyatası üzerine etkileri yolu ile immün sistemi de etkileyebilmektedir. Akdeniz tipi diyet pozitif etkili iken batı tipi diyet negatif etkilidir.
Genel olarak takviye yerine ilk olarak besinlere öncelik verilmesi gerektiğini ve burada da beslenme şeklimizi ve alışkanlıklarımızı gözden geçirip değiştirmeliyiz.
Hasta olmamızı önlemese de vücudumuzu ekstra korumaya almış oluruz. Özellikle covitten sonra özellikle bağışıklığımızın güçlü ve yeterli seviyede olmasına direnç oluşturmada önemini kavranmalı.
Havaların soğumaya başlamasıyla sadece besinsel değil bütüncül yaklaşımla uyku ve egzersiz düzenimizin de sağlıklı olması bağışıklığımızı desteler nitelikte.
VİTAMİNLERİN BAĞIŞIKLIK ÜZERİNE ERTKİLERİ
A Vitamini ve Bağışıklık Sistemi
A vitamini, vücutta hücresel bağışıklık, büyüme, üreme, kemik metabolizması, epitel yüzeylerin devamlılığı ve görmede önemli fonksiyonu olan mikro besin ögelerinden biridir.
E VİTAMİNİ
Çok güçlü bir antioksidandır. Yağda eriyen bir vitamin olduğundan yağlı diyetle birlikte alınır. Yer fıstığı, badem, pamuk yağı ve keten tohumunda oldukça bulunur.
C vitamini
Suda eriyen vitaminlerden olan c vitamini özellikle yeşil renkli taze sebze, meyve ve turunçgillerde bol miktarda bulunur. İnce bağırsaklardan kolaylıkla emilir. Isıtılmaya dayanıksız, dondurulmaya ise dayanıklıdır. Güçlü antioksidanlardandır.
DÜZENLİ UYKU ŞART!
Uykusuz kaldığımızda bağışıklık sistemimizin düzgün çalışması için gerekli olan T-savunma hücreleri azaldığını ve iltihabi maddeler salınmaya başlandığını belirten Ayazoğlu, “Bu da sık hastalanmamıza neden olur. Enfeksiyonlara karşı savaşmada ateş yükselmesi koruyucu bir reaksiyondur. Uyuduğumuzda ateş cevabımız en yüksek kapasitededir, bu nedenle ateşimiz sıklıkla uykuda yükselme eğilimindedir. Ancak uykusuzluk, ateş cevabını bozacağından enfeksiyonlara karşı savunmamızı önler. Uyku ve bağışıklık sistemi arasında çift yönlü bir ilişki vardır. Normal uykunun meydana gelmesinde bağışıklık sisteminin önemli rolü olduğu gibi, kaliteli ve yeterli bir uyku bağışıklık sistemini güçlendirmektedir.” dedi.
Günlük hayatta yapılan sosyal aktivitelerin bağışıklık üzerindeki etkilerine değinen Cansu Ayazoğlu, “Yürüyüş, bisiklete binme veya yüzme tarzındaki orta şiddette yapılan aerobik aktiviteler bağışıklık sistemi elemanlarının sayı ve aktivitesinin geliştirilmesini sağlarken şiddetli ve uzun süreli egzersizlerin genellikle egzersizi takip eden kısa süre içerisinde başlamak üzere günlere hatta haftalara varan sürede immün sistemin baskılanmasına ve dolayısıyla üst solunum yolu enfeksiyon riskinin artmasına neden olabilir.” diye konuştu.
Sonbahar mevsiminde bağışıklığı güçlendiren başlıca besinlerden bahseden Ayazoğlu;
“Sarımsak, soğan, zencefil, zerdeçal, karabiber yemeklerinize ekleyebilirsiniz bal, limon, zerdeçaldan yapılmış bir fincan çay bağışıklığınızı güçlendirir, kahvaltılarda 1 tatlı kaşığı tahin-pekmez tüketebiliriz.” şeklinde açıkladı.
Haber: Emrah Meydan/Ordu Yeni Dönem