Bir gün McLuhan diye bir adam çıkmış, demiş ki;
"Araç mesajdır."
O zamanlar pek kimse anlamamış ama şimdi hayat tam da böyle işliyor.
Meğer önemli olan ne söylediğimiz değilmiş, nasıl ve hangi araçla söylediğimizmiş.
Sosyal medya mı kullanıyoruz, televizyon mu, kitap mı?
Esas olay buymuş, ben de McLuhan’ın yalancısıyım...
Facebook’ta uzun uzun yazıyorsanız kusura bakmayın, kimse sizi okumaz. Ama Instagram’da tek bir fotoğrafla tüm hayatınızı özetleyip "Vay be, ne derin insan!" unvanını alabilirsiniz. Ya da Twitter’da iki cümleyle dünya meselelerini çözebilir, pelerinsiz kahraman olabilirsiniz.
Eskiden derin tartışmalar, kalın kitaplar, sabahları haber kokan gazeteler vardı. Bilgiye değer verilirdi. Şimdi bilgi her yerde ama kimse oturup düşünmüyor, düşünmeye vakit bile bulamıyor. Çünkü her şey o kadar hızlı ve yüzeysel ki... Olayları tartışana kadar hooop yeni bir bilgi sosyal mecralarda hemde ışık hızında…Eskiden haberlerin saati vardı, beklerdik, izlerdik. Şimdi sosyal medya sağ olsun, anlık bilgi bombardımanı altındayız. Felaket mi, ölüm mü, savaş mı? Birkaç saniyelik görüntü, birkaç satırlık bilgi ve sonra devam. Önemli olan hız ve görüntü.
Bir zamanlar devrim olan matbaa, şimdi başımıza bela oldu,herkes dijitalleşmenin peşinde… Çünkü dijital ortam düşünmenize gerek kalmayacak kadar hızlı… Kitaplar mı sadece dekor, insanlar TikTok'tan özet izliyor. Sayfa çevirmek mi? Kim uğraşacak saatlerce okumaya, gözlerini yormaya, değil mi? Çünkü içerik değil, o bilgiyi nasıl aldığımız önemli artık.
Sonuç mu?
Hepimiz araçların kölesi olduk. Mesajlar, içerikler kayboldu. Daha hızlı öğreniyor(ulaşıyor) daha kısa düşünüyoruz.
McLuhan’ı tanıma fırsatım olsaydı ona “Valla büyük adamsın, hepimizi kaç sene önce çözmüşsün” derdim. Ama olmadı, nasip değilmiş.
Neyse, ben şimdi şu TikTok’a bi bakayım, gündemi özetler bana anlatırlar nasıl olsa…