Türkiye’nin perakende sektörü son yıllarda büyük bir dönüşüm geçirdi. Özellikle büyük şehirlerde, zincir marketlerin hızlı yükselişi, geleneksel bakkalları zor durumda bırakıyor.
Bir zamanlar mahallelerin vazgeçilmez noktaları olan bakkallar, şimdi zincir marketlerle yarışmaya çalışıyor. Şanser bakkalda bu mücadelede yer alıyor. Bakkalların yaşadığı zorlukları onun ağzından dinledik. İşte bakkalların zorlu mücadelesi…
Son zamanlarda, Ordu’nun şu küçücük mahallesinde bile neredeyse her köşe başında bir zincir market görmek mümkün. Büyük markaların reklam bütçeleri, geniş şube ağları ve çeşitli indirim kampanyaları, her geçen gün daha fazla tüketiciyi cezbediyor. Uygun fiyatlar ve çeşitlilik sundukları için zincir marketler, özellikle orta ve düşük gelirli aileler arasında popülerlik kazanıyor.
Bakkallar, genellikle daha sınırlı ürün yelpazesi ve kısıtlı alım gücüyle faaliyet gösteriyor. Bu da, müşterilerine geniş ürün yelpazesi sunabilen zincir marketlerle rekabet etmelerini zorlaştırıyor.
Bakkallar, her ne kadar mahallelerin sosyal yapısında önemli bir yer tutsa da, maliyetler ve artan rekabet karşısında sıkıntı yaşıyor. Zincir marketlerin yüksek alım güçleri sayesinde, çok daha düşük fiyatlarla ürün temin edebildiğini belirten Şanser Tuğran, bu avantajı karşılayamıyor. Üstelik, birçok zincir market yerel bakkalların satış yaptığı mahallelere açılarak, doğrudan rekabete giriyor.
Bakkallar, fiyatlarındaki rekabetçi düşüşler ve yüksek kira bedelleri nedeniyle gelir kaybı yaşıyor. Ayrıca, marketlerin sunduğu geniş ürün yelpazesi, bakkalların tedarik zinciri ve depolama imkanlarını aşan bir durum yaratıyor. Öte yandan, zincir marketlerin sunduğu 7/24 hizmet, bakkalların çalışma saatleriyle kıyaslandığında, büyük bir avantaj sağlıyor. Buna ek birçok zincir market internetten sipariş alarak eve de teslim yapıyor. Bu durumda evinden çıkmak istemeyen müşteri telefondan siparişini veriyor ve eve kadar getirtiyor.
Zincir marketler karşısında ayakta kalmaya çalışan Şanser bakkal, rekabet avantajı yaratabilmek için çeşitli stratejiler geliştirmeye çalışıyor. Birçok bakkal, yerel müşterilerine hizmet sunmanın avantajını kullanarak, özelleşmiş ürünler ve yerel üreticilerden temin edilen taze gıda maddeleri gibi farklılıklara odaklanıyor. Ayrıca, müşteri ilişkilerine önem vererek, kişisel hizmet anlayışını ön plana çıkarmaya çalışıyorlar.
Bazı bakkallar ise, teslimat hizmetleri sunarak veya sosyal medya üzerinden kampanyalar yaparak zincir marketlerin sunduğu hizmetleri taklit etmeye çalışıyor. Yine de, çoğu bakkal için zorlu bir yolculuk devam ediyor.
Güven Bağı: Veresiye Defteri
Günümüzün modern alışveriş alışkanlıkları ve dijital ödeme sistemlerinin hızla yayılması, geleneksel alışveriş alışkanlıklarını da değiştirmiş olsa da, bakkalların hala önemli bir yere sahip olduğu mahallelerde, "veresiye defteri" geleneği yaşamaya devam ediyor. Özellikle küçük mahallelerdeki bakkallar, yıllardır süregelen bu geleneği yaşatarak, komşuluk ilişkilerinin güçlenmesine ve mahalle kültürünün devam etmesine katkıda bulunuyor.
Veresiye defteri, birçok mahallelinin ihtiyaç anında bakkaldan alışveriş yapabilmesine olanak tanıyor. Alışveriş sırasında parası yetmeyen veya ödeme günü gelen vatandaşlar, borçlarını yazdırarak, alışveriş yapmaya devam edebiliyor. Bakkallar, bu defter aracılığıyla sadece ticaret yapmıyor, aynı zamanda mahalleliyle güçlü bir güven bağı kuruyor.
Bakkallar, yalnızca alışveriş noktaları değil, aynı zamanda mahallelerin sosyal yaşamına katkı sağlayan önemli yerlerdir. Müşterileriyle tanışık olan bakkallar, mahalle sakinlerine yardım eder, kişisel ihtiyaçları konusunda tavsiyelerde bulunur ve her gün birer "güncel sohbet noktası" haline gelirler. Şanser bakkal bana mahalledeki bütün müşterilerim şanser dayı diye hitap eder. Zincir marketlerin sağladığı anonimlik ve standardizasyon, bu sosyal bağları kurmanın önüne geçebilir.
Bakkallar, aynı zamanda yerel ekonomiye de katkıda bulunan küçük işletmelerdir. Çoğu bakkal, çevre esnafıyla ve tedarikçileriyle işbirliği yaparak, bölgesel ekonominin canlanmasına yardımcı olur.
Bakkallar, zincir marketlerin karşısında mücadele verirken, bir yandan da mahalle ekonomisinin ayrılmaz bir parçası olmaya devam ediyor. Ancak, büyük marketlerin sunduğu fiyatlar ve hizmetler karşısında, bakkalların daha dayanıklı olabilmesi için kamu desteği ve yerel yönetimlerin destekleyici politikaları büyük önem taşıyor.
Özellikle yerel tedarikçilere yönelme, kişisel müşteri ilişkilerini güçlendirme ve küçük işletmelere yönelik teşviklerin artırılması, bakkalların varlıklarını sürdürebilmeleri adına kritik adımlar olabilir. Sonuçta, perakende sektörü büyüdükçe, rekabetin artması kaçınılmazdır.