Anadolu’da değişime uğrayarak günümüzde argo diline yerleşen bir ifade var ki; son dönemin dikkat çeken uyarı ünlemlerinden… “lan” ünleminden bahsediyorum. Memlekette ikili ilişkilerin samimiyete dayandığı özellikle kırsal kesimde kullanılması evla olan “lan” ünlemi şehir kültüründe ayıplanan bir ifadedir. Hele ki şehrin üst düzey yetkililerinin ağzındaysa bu ünlem; tehlike çanları çalmaya başlamıştır.
Edebiyat parçalamak değil gayem ancak, “lan” söylemi şu sıra Ordu siyasetine de yerleşti sanırım. Dediğim gibi şehir kültürünün ayıplanan söylemi, bir siyasetçi tarafından basın mensubu arkadaşlarımıza hitaben kullanıldı. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın hitabıydı bu. Samimiyet çerçevesinde söylendiğine inanmadığım detayı şöyle anlatayım.
Düşünün bir siyasi parti sizi haber amaçlı olarak bir toplantıya davet ediyor. Ve o partinin kentteki en yetkili isimlerinden olan Belediye Başkanı, toplantı sonrası gazetecileri kenara çekip “Lan” hitabıyla başlayan bir cümle sarf ediyor.
Başkanın yaptığı bu hareketi samimiyet sınırından öte geçen tehlikeli bir mesaj olarak yorumladım. Kendince tehlikeli! Bu bulunduğu konuma hiç de yakışmadı. Ki hem haberini yapmak hem de kurumu temsilen orada bulunan kişiye bu şekilde hitap etmek hiç mi hiç yakışmadı.
Ordu’da her şeyi güllük gülistanlık gibi gündeme getirince sesi çıkmayanlar, 40 yılda bir kere olumsuz birkaç meseleyi gündeme getirince söylemlerindeki hiddeti nasıl yansıtacaklarını şaşırdılar. Sayın belediye başkanı da bu durumun en açık örneklerinden. Huyuna suyuna gitmek gerekir; gidiyoruz da. Bu kenti birlikte yönetiyoruz. Medyasıyla, siyasetiyle, iş adamlarıyla, temizlikçisiyle. Yönetirken de fikirdaşlık içinde hareket ediyoruz. Ancak şu var ki; biz gazeteciyiz. Yeri gelir övmek yeri gelir yermek mesleğimizin doğasında var.
Yıllardır turizmde marka kent, sağlıkta marka kent, mega projelerde marka kent, istihdamda marka kent gibi artık klişeleşmiş detayları manşetlerden sunduk kamuoyuna. Ancak gelinen noktada görüyoruz ki ne marka var ne mega proje. Biz değil miyiz Botanik Park naraları atan, 15 Milyonu toprağa gömdükten sonra ortaya bir şey çıkaramayıp şimdi de şehir hastanesini o paranın üzerine oturtmaya çalışan. Biz değil miyiz ki çevreyolu yapıyoruz edasıyla ulusalları bile ayağa kaldırdıktan sonra ikide bir projeyi erteleyen. Ve yine biz ki; Ordu’nun esas markalarından birini, Durugöl’ü ve şehri beton yığını yapmak için kolları sıvayan. Hangi projenin hangi ihalenin nasıl yapıldığı ne olduğu yeterince şeffaf mı sizce? Soruyorum, bileniniz var mı, 752 kilometrelik yol projesinin ne kadarı tamamlandı, tamamlanması için verilen süre hangi bahara kaldı?
Neyse; birileri çıkıp “lan gazeteci” demeden son verelim satırlara. Her ne maksatla söylendiği umurumda bile değil. Tv52’nin görev başındaki muhabir ve kameramanına atfedilen “Lan Tv52” söylemini bana göre tüm medya mensuplarının üzerine alınması gerekir. İşini yapan, “Eğriye eğri, doğruya doğru” diyebilen meslektaşlarımın…
“Lan Tv52…” Birilerini rahatsız ettik sanırım. Güllük gülistan bahçeyi mi eleştirdik biz? Bir gün bir başkana göreve geldiğinde temizliğe verdiği kişiler için bir yazı yazmıştım… “Sayın başkan eline süpürge verip temizliğe gönderdiğiniz işçiler gün geldiğinde sizi de süpürecekler” diye. Size bu cümleyi kullanmayacağım. Ancak gün gelir devran döner sayın başkan. Unutmadan, verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı da özür dileriz.