COVID-19 pandemisi herkesin hayatında birçok düzeni değiştirdi. Kanser hastalarında da bu süreç biraz daha artmış kaygıları barındırıyor. Kanser hastalarının bu süreçte tedavi, beslenme ve grip-zatürre aşıları ile ilgili olarak en çok merak ettiği 6 soruyu cevaplandırmak istiyorum.
Kanser hastalarına pandemi döneminde önerileriniz neler?
Gerek tedavisi devam eden gerekse sadece takip sürecinde olan hastalar kalabalıktan uzak durmalı (toplu organizasyonlar, kapalı alanlarda yapılan her türlü toplantılar). Hastane tedavi ve muayene sırasında kişisel koruyucu ekipman (maske, eldiven, siperlik) kullanılmalı. Dünya Sağlık Örgütü’nün tarif ettiği şekilde eller çok iyi bir şekilde yıkanmalı ve son olarak da COVID-19 semptomu olan yakın ve tanıdıklarla görüşülmemeli, COVID-19’un yoğun olduğu bölgelere seyahat edilmemeli.
Hangi hastalar daha riskli olarak değerlendirilebilir?
Özellikle kemoterapisi devam eden ya da son 3 ay içinde kemoterapi almış olan hastalar, yaygın radyoterapi uygulanan hastalar, son 6 ay içinde kemik iliği nakli yapılmış olanlar ve immünsüpresif tedavi kullananlar (Bağışıklık sistemi ilaçlarla baskılanmış olanlar), kronik lösemi, lenfoma ve miyeloma hastaları gibi bağışıklık sistemini etkileyen tümörleri olan hastalar daha riskli grupta sayılır.
Grip ve zatürre mevsimi yaklaşırken kanser hastaları aşı yaptırmalı mı?
Öncelikle halihazırda kemoterapi, radyoterapi, akıllı ilaçlar, immünoterapi ya da uzun süre steroid kullanan hastalarda grip aşısı, bağışıklık sisteminin yeterince antikor cevabı oluşturamamasından dolayı etkin olmamaktadır ancak canlı aşı olmadığından kullanımı güvenlidir. Aşının yeterli koruyucu cevabı oluşturabilmesi için tedavilerin bitmiş olması ya da mutlaka yapılması gerekiyorsa en azından tedavi ve aşı arasında 2-3 hafta süre olması tavsiye edilir. Aşı yapılması için en uygun zaman aralığı eylül ayı sonlarından kasım ayı ortasına kadar olan süredir.
Önemli bir noktayı hatırlatmak gerekirse, grip aşısı Coronavirus’e karşı koruyucu değildir. Zatürre aşısı için ise; 2 çeşit pnomokok (zatürre) aşısı vardır, akut ya da kronik lösemi hastalarında ya da dalağı alınmış (splenektomi) hastalarda her iki aşı da yapılmalı. Ayrıca 65 yaş üstüne, kanser ve diğer kronik hastalığı olanlara da önerilmektedir. Yılın herhangi bir mevsiminde hastalara yapılabilir ancak halihazırda tedavi altında olan hastalarda aşının zamanlamasına ilgili hekim karar vermeli. Aşıların genel olarak çok fazla yan etkisi olmamakla beraber, hafif ateş, kas ağrısı, enjeksiyon yerinde ağrı gibi yan etkiler görülebilir.
Kanser hastaları pandemi döneminde hastaneye gitmeli mi?
COVID-19 pandemisi sürecinde sağlık uygulamalarında hayatımıza dijital sağlık yönetimi ve tele-tıp kavramları girdi. Yani teknolojinin sağladığı imkanlarla örneğin görüntülü görüşme yöntemleri ile hastalarla gerekli konsültasyonlar, tedavilerinin takibi, yan etki değerlendirilmesi, diyet kontrolü, sağlıklı yaşam tavsiyeleri, sağlık eğitimi gibi hizmetler güvenli bir şekilde verilebiliyor. Bu görüşmelerin verimli olabilmesi için görüşme öncesi hastalara sormak istedikleri soruları yazıp hazırlanmalarını tavsiye ediyoruz. Ancak kemoterapi, immünoterapi veya özel tetkik gibi hastaneye gitmelerini gerektiren durumlar olduğunda tedavilerini aksatmamaları, ertelememeleri ve gerekli önlemleri alarak hastaneye gitmeleri çok önemli.
Kanser hastaları pandemi döneminde nasıl beslenmeli?
Doğru beslenme hem sağlıklı yaşam için hem hastalık zamanlarında iyileşmeye yardımcı olmada çok önemli bir unsurdur. Birçok internet sitesinden “özel bir diyet” ile kanserin yok edilebileceği, geri gelmesinin önlenebileceği, vegan ya da çiğ beslenmenin gerektiği gibi mesajlar duyabilirsiniz. Aslında özel bir yeme planlanının kanseri iyileştirdiğine dair destekleyici bilimsel çalışmalar yoktur. Hayatın her aşamasında olduğu gibi beslenmede de sihirli formül ‘denge’dir, yani dengeli beslenme. Dengeli beslenme, yağ oranı düşük etler, meyveler, sebzeler, tam tahıllar ve yağ oranı yüksek olmayan süt ürünlerine soframızda yer verirken tuz, şeker, kafein tüketimini limitli tutmak önemlidir.
Hastalıkların ve enfeksiyonların kontrolünde önemli yeri olan ve bağışıklık sistemini destekleyen besinler aslında bu dengeli beslenme listesinde fazlasıyla vardır. Örneğin vitamin C içeriğine sahip gıdalar (portakal, yeşil biber, domates, brokoli) antikor üretimini artırmaya yardımcı olmaktadır. Vitamin E’den zengin çerezlerin tüketimi antioksidan alımı için güzel bir kaynaktır. Biraz önce bahsettiğim düşük yağ içerikli proteinler, yumurta, süt, yoğurt ya da fasulye, vitamin A içerikli yeşil ve turuncu sebzeler ve meyveler, ıspanak, çinko içeren yağsız et, deniz ürünleri, çerezler sofralarımızda uygun ölçüde yer almalıdır.
Kanser hastaları pandemi süresince sosyal yaşantılarını nasıl düzenlemeli?
Pandemi sürecinin bize öğrettiği önemli bir yaşam tarzı değişikliği de sosyal izolasyonla başa çıkabilme yetisidir. Çünkü enfeksiyondan korunmak için çok yakınlarımızla bile fiziksel temaslarımızı oldukça azaltmak zorunda kaldık. Sosyal izolasyon birçoğumuz için ciddi bir stres ve endişe nedeni oluyor. Bu durumla baş edebilmek için yine teknolojik gelişmelerden yaralanarak görüntülü görüşmeler, görüntülü grup organizasyonları yapmaya başladık ve bir süre daha bu durum yeni normalimiz olacak gibi görünüyor. Bunun yanı sıra mümkün olduğunca kalabalıktan uzak açık hava mekanlarından, orman alanlarından da yaralanabiliriz. Ayrıca stresi azaltıp, ruhsal ve bedensel sağlığı korumaya ve güçlendirmeye yönelik spor, yoga, meditasyon, nefes egzersizleri, hobiler, sesli kitaplar, online sergiler, seminerler gibi birçok aktiviteye internet üzerinden kolayca ulaşıp katılarak, hayatın içinde daha enerjik, mutlu ve stresten arınmış olarak yer alabiliriz.