KALÇA VE DİZ PROTEZİ YAŞAM KONFORU SAĞLIYOR

Abone Ol

Kalça ve diz eklemlerinde oluşan kireçlenme yani eklemlerdeki kıkırdak zedelenmesi, öncelikle genetik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkıyor. Aile geçmişinde kireçlenme hastalığı olanlar varsa, sayıca fazla ise ve bu hastalık erken yaşta görülmüşse, kireçlenme riski ciddi oranda artıyor. Bunun yanı sıra eklem zedelenmesinin ön planda olduğu romatizmal hastalıklar da eklem kireçlenmesine neden olabiliyor. Kireçlenmenin tedavisinde, diz ve kalça protez cerrahisi ile hastalar eski konforlu yaşamlarına dönüş sağlayabiliyor.

Erken evrede kilo vermek çözüm olabiliyor

Kalça ve diz ekleminde kireçlenme olan hastalara pek çok farklı tedavi seçenekleri uygulanır. Bu tedavi seçenekleri hastalığın evresine göre farklılıklar gösterir. Evre 1 ve 2 olarak tanımlanan erken evredeki hastalar eğer daha önce bir tedavi görmediyse, ilk olarak kilo verme ve kas güçlendirme gibi koruyucu ve hastalığın ilerleyişini yavaşlatıcı tedaviler ön plana çıkar. Hastanın ağrıları şiddetli ise ağrı kesici ilaçlarla da tedavi süreci desteklenir. Bu ilk aşama sonrası hasta kontrole çağrılır ve şikayetlerinin ne ölçüde düzeldiğine bakılır. Tedavi sonucu hastanın ağrıları azalmamış ise o zaman eklem içine uygulanan enjeksiyon tedavilerine geçilmektedir.

Eklem içine iğne tedavileri hastaları rahatlatıyor

Enjeksiyon tedavileri hazır enjeksiyon preparatları, PRP ve kök hücre olarak üçe ayrılır. Eklem içine iğne tedavilerinin temel amacı hastanın şikayetlerini azaltmanın yanı sıra diz ve kalça ekleminin tahribat hızını düşürmektir. Yani eklemin ömrünü uzatmak amaçlanır. Bu aşamalardan geçen ileri düzeye gelmiş hastalarda ise diz ve kalça protez ameliyatlarını rahatlıkla uygulanabilir. Protez ameliyatları; kireçlenme hastalığı ileri evreye gelmiş, yaş olarak uygun, enjeksiyon tedavilerinden sonuç alamamış, ağrı ve yürüme güçlüğü çeken ve bundan dolayı yaşam kalitesi ciddi oranda düşen hastalara önerilir.

Son evrede cerrahi gündeme geliyor

Hem kalça hem de diz kireçlenmesinde, hastanın hangi evrede doktora başvurduğu, tedavinin şekillenmesinde kritik öneme sahiptir. Hastalığın son aşaması olan 4’üncü evrede, geçmeyen ağrıların ortadan kaldırılması ve kişinin normal yaşamına devam edebilmesinin sağlanabilmesi amacıyla, diz ve kalça protez ameliyatlarına başvurulur. Kalça ve diz protezleri, kireçlenmenin (artroz) son evresinde uygulanan bir yöntemdir. Ayrıca doğuştan kalça çıkığına bağlı gelişen rahatsızlıklar; özellikle bacak kısalıkları, ağrılı ve hareketsiz kalça eklemleri de özel cerrahi teknikler ve özel protezler kullanarak düzeltilebilmektedir.

Romatizmal hastalıklar kireçlenme riskini artırıyor

Kireçlenme, genetik ve çevresel faktörler ile kendiliğinden oluşabildiği gibi geçirilmiş travma ve kırıklar sonrasında da gerçekleşebilir. Uzun yıllar önce geçirilmiş kalça veya kalça eklemi yuva kırıklarında zamanla eklem kireçlenmesi oluşabilmektedir. Romatizmal hastalıklara bağlı oluşan ileri evre kireçlenmeleri de yine çoğunlukla protez cerrahisine başvurulur.Ayrıca çoğu romatizmal hastalıklarda ve akciğer problemlerinde steroid olarak isimlendirilen ilaçlar kullanılır. Bu ilaçların özellikle kalça bölgesinde eklemi oluşturan kemik yapıların kan dolaşımını bozucu yan etkisi görülebilmektedir. Bu kan dolaşımı bozulması zamanla kemik ölümüne bu da eklem zedelenmesi ve kireçlenmeye yol açabilmektedir. Bu hastalarda da protez cerrahisi ile son derece güvenli ve yüz güldürücü sonuçlar elde etmek mümkündür.

Hasta 1 ay sonra eskisi gibi yürüyebiliyor

Cerrahi mümkün olduğunca ileri yaşlarda tercih edilir. Dünyada protez cerrahisi için kabul gören uygun yaş alt sınırının 60-65 yaştır. Ancak bazı endemik bölgelerde veya şiddetli romatizmalı hastalarda 50 hatta 45 yaşın altında dahi protez cerrahisi gerekecek düzeyde ileri evre kireçlenme durumuyla karşılaşabilmektedir. Protez cerrahisinde en önemli nokta hastaya uygun protezin belirlenmesidir. Diz ve kalça protez ameliyatları 1 – 1.5 saatlik zaman aralığında tamamlanır. Ameliyat sırasında zedelenmiş kıkırdak doku bölgeleri, protez ile değiştirilir. Bu değişim sayesinde artık hasta tahribatın neden olduğu bölgelerde ağrıyı duymadığı gibi eklemdeki şekil bozukluklarını da düzeltildiğinden rahat ve düzgün bir yürüyüşe kavuşur. Ameliyatın ertesi günü yürütmeye başlatılan hastalar, cerrahi işlemden yaklaşık 1 ay sonra ağrısız olarak günlük yaşantısına dönebilir.