KADINA YÖNELİK ŞİDDET RUH SAĞLIĞINI YARALIYOR

Abone Ol

 Kadına yönelik şiddet haberleri gündemden düşmüyor. Şiddete maruz kalan kadının yoğun şekilde suçluluk, yalnızlık, korku, çaresizlik, kendine güvensizlik, gerginlik ve huzursuzluk gibi pek çok duyguyu yaşadığına dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Meral Sarıkaya, bu nedenle akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete bozuklukları, uyum bozuklukları, alkol madde bağımlılığı ve depresyon gibi birçok psikiyatrik rahatsızlığın görülme olasılığının arttığını vurguladı. Sarıkaya, profesyonel desteğin öneminin altını çizdi.

Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Meral Sarıkaya, şiddet gören kadınların ruh sağlığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Uzman Klinik Psikolog Meral Sarıkaya, Dünya Sağlık Örgütü tarafından şiddetin, “Yaralanma, ölüm, psikolojik zarar ve kayıp ile sonuçlanan veya bunlarla sonuçlanması muhtemel olan, kişinin kendisine, başka bir kişiye, bir gruba veya topluluğa karşı fiziksel şiddet ve gücün tehdit veya fiili olarak kasıtlı kullanımı” şeklinde tanımlandığını söyledi.

Fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddet yaşanabilir

Kadına yönelik şiddetin ise “bireyin cinsiyeti nedeniyle uygulanan fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel yönden zarar görmesiyle sonuçlanan her türlü tutum ve davranış” olduğunu kaydeden Meral Sarıkaya, kadına yönelik şiddetin dört şekilde görülebileceğini belirterek “Kadını kontrol etmek, aşağılamak, cezalandırmak amacıyla bedensel güç kullanılıyorsa fiziksel şiddet; duygusal güç kullanılıyorsa psikolojik şiddet; cinsel anlamda güç kullanılıyorsa cinsel şiddet ve maddi güç kullanılarak üstünlük kuruluyorsa ekonomik şiddet ortaya çıkar.” dedi.

Uzman Klinik Psikolog Meral Sarıkaya, Türkiye’de kadına yönelik aile içi şiddet araştırmasına (2009) göre, ülke genelindeki kadınların %39’unun fiziksel şiddet, %15’inin cinsel şiddet yaşarken  %42’sinin iki şiddetten en az birini yaşadığını belirttiğini kaydetti.

Şiddet pek çok rahatsızlığa yol açıyor

Şiddete maruz kalan kadınların pek çok ruhsal sorun yaşadığını ifade eden Sarıkaya, “Şiddete maruz kalan kadınlar, yoğun biçimde suçluluk, yalnızlık, korku, çaresizlik, kendine güvensizlik,  gerginlik ve huzursuzluk gibi duygulanımlar içinde kalmaktadırlar. Dolayısıyla bu kişilerde akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete bozuklukları, uyum bozuklukları, alkol madde bağımlılığı, depresyon gibi birçok psikiyatrik rahatsızlık görülme olasılığı ortaya çıkmakla birlikte kendine zarar verme davranışları veya intihar girişimleri de görülebilmektedir.” uyarısında bulundu.

Suçluluk duygusu hissedebilirler

Suçluluk duygusunun normal ruhsal işleyişte sağlıklı bir duygulanım olmakla birlikte şiddete maruz kalan kadınlarda depresif duygulanımın yarattığı daha derin suçluluk ve güvensizlik duygularının devreye girdiğini vurgulayan Meral Sarıkaya, “Bu durumda olan kadınlar kendilerini korku ile birlikte belirsizlik içinde hissederek yardım arama davranışını eyleme geçirmekte zorlanabilmektedirler. Çünkü depresif duygulanım kişiyi kendisine uygun yollarla yeterli biçimde yardım arama davranışından uzaklaştırıp olumsuz otomatik düşüncelerin kuvvetli biçimde devreye girmesine sebebiyet verir.” diye konuştu.

Destek alabilecekleri kurumlara başvurmaları gerekir

Bu nedenle öncelikle şiddete maruz kalan kadınların yardım ve destek alabilecekleri kaynaklar hakkında bilgi sahibi olup bilinçlenmelerinin önemli olduğunu vurgulayan Meral Sarıkaya, “Böyle bir durum ile karşılaşıldığında vakit geçirmeden destek alabilecekleri kurumlara başvurmalıdırlar. Yaşamlarını şiddet görmeyecekleri bir ortamda yeniden kurmaları noktasında mücadelelerini sürdürmelidirler.” dedi.

Psikiyatrik destek mutlaka alınmalı

Bu noktada şiddete maruz kalan kadınların psikiyatrik ve psikolojik tedavilerinin önemli bir basamak oluşturduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Meral Sarıkaya, “Eğer psikiyatrik bir rahatsızlık ortaya çıkmış ise psikiyatrik tedavileri ile birlikte psikoterapi desteği alarak öncelikle ruhsal olarak tedavi olup güçlenmeleri, bireylerin yaşamlarını tekrar kurabilmeleri açısından birincil derecede önem arz etmektedir.” diye konuştu. Haber Merkezi