Daha önce de bahsettiğimiz gibi; geçtiğimiz hafta sonu ENSAR VAKFI Genel merkezimizin davetlisi olarak İstanbul'daydık,
İMKÂNLAR ÇOK, ÇOK ŞÜKÜR
Gerek Süleymâniye'deki merkezimizde, gerekse BELGRAD ORMANLARI'ndaki PİKNİK sahasında ve de gerekse iki gece konakladığımız ZEYTİNBURNU Ensar yurdumuzda çok iyi ağırlanmanın yanında eski dostlarla karşılaşmanın enginliği, hasret gidermelerle berâber yenilerle tanışmanın da güzellik ve zenginliği ile tâzelenmiş olarak pâyitahttan ayrıldık.
SOHBETLERDEN DÂVETLERE ŞÛBELER
Özellikle Kastamonu, Bingöl, Lüleburgaz, Kırklareli, Tekirdağ, Bitlis, Antalya ve Samsun'dan gelen arkadaşlarla birebir görüşüp hasbihâl etme imkânı oldu. Çoğuyla dâvetleşip telefonlaştık. Kelimenin tam anlamıyla güzel bir kaynaşma oldu.
ERBAY, KAYMAKCAN, ÖZTÜRK HOCALAR
Akademisyen hocalarımız Prof. Dr.'lar Celâl ERBAY, Recep KAYMAKCAN, Hayreddin ÖZTÜRK Beylerin ilmî gayret, tespit ve gözlemlerini dinlemek, sohbetlerine iştirâk te sürece ayrı bir irfânî derinlik kattı.
ZİKRİ BİZ İNDİRDİK, KORUYACAK OLAN DA BİZİZ
Sohbet esnâsında, oryantalistlerin ilmî ciddiyetini teslimle berâber, eğer nüshalar arasında çelişki bulabilselerdi bunu kullanmaktan aslâ geri durmazlardı. Bu da Kur'ân'ın, -âyette belirtildiği şekliyle- Allâh tarafından korunduğunun, içerisinde kul dahlinin bulunmadığının, herhangi bir bölümünün tağyir ve tağyîbinin mevzûbahis olmadığının bir delîlidir tespiti çok önemliydi.
NAZİF YILMAZ, ÖĞRETMENLER, MÜLÂKÂT
Millî Eğitim Bakan yardımcımız, Dinöğretimi Eski Genel Müdürümüz Nazif YILMAZ Bey'in öğretmenlik mesleğine vurgusu, mülâkât uygulamasıyla ilgili açıklamaları ve dinöğretimi bağlamında Ensar hey'et-i umûmiyesinden beklentileri sadedindeki tavsiyeleri de oldukça tatminkar ve millî-mânevî geleceğimiz açısından ümit vericiydi. İnşâllâh...
FEYS'TEN FEYZE; 45 YIL SONRA..
Tejrar İstanbul'a dönersek; daha önce Câfer Bey arkadaşımızın yazdıklarını paylaşmıştık. Şimdi sıra bizimkinde:
İstanbul YİE 79 yılı mezûniyetinden 45 yıl sonra Facebook'ta süren haberleşmeyi Ensar Vakfı Geleneksel Kır Gezisi'nde tevâfukla berâber gıyâbîden vicâhîye çevirme imkânı bulduk.
ESKİ DOSTLAR, ESKİ DOSTLAR!
Devre arkadaşlarımız Câfer Sâdık ÖZLEVENT ve Fâik KAPTAN'la buluşmaktan başka olarak Şerif Ali MİNAZ, Seyfullah UĞURLU, Mehmet PARLAK, Hamit SEL, Fâruk SAVUR ve Ekrem KARAGÖL Beylerle tanışıp hasbihâl ettik.
SÖĞÜTLÜÇEŞME'DEN ESENLER'E
Dönüşe gelince, akşam Kastamonu ekibiyle sözleştiğimiz gibi olmadı. Çünkü Konya'ya hızlı tren bileti yoktu. Söğütlüçeşme Tren istasyonu plânı tutmayınca otobüs için ESENLER'e gitme durumu hâsıl oldu. Bu sefer Lüleburgaz Başkanımız Eyüp Sabri Bey ve arkadaşlarına durumu arz ettik.
SÜLEYMÂNİYE'DE BİR ÖĞLE NAMAZI
Kabulleriyle berâber, daha önceden niyet kurduğumuz üzere hemen yakındaki Süleymâniye Câmii'ne selâtînî bir hava teneffüs ve de pâyitaht hâtırası olmak üzere özellikle giderek öğleyi orada kıldıktan sonra yola koyulduk. Otogar'ın içine kadar bıraktılar. Allâh CC râzı olsun. Trakya grubu arkadaşlara ayrıca ve tekrâren teşekkür ediyorum.
GEBZE, İZMİT, SAKARYA, BOLU
Geliniz görünüz ki; saat 15.30, akşam 19.00'a kadar Konya'ya yer yok hiç bir firmada. Ankara'ya giden bulup, hem o güzergâhı yıllar sonra yeniden temâşâ arzusuyla oraya bilet aldım. İkindiyi Gebze, Akşamı Bolu terminâlinde edâ nasîp oldu. Yatsıyı da AŞTİ'de kıldık.
TERMİNÂL DOLU, KOLTUKLAR DA
Fakat, gece yarısını geçe vardığımız Ankara'da da ilk bilet tâ 4'te. O saatte terminâl cıvıl cıvıl. Arabalar hep dolu. Neyse biz 1'de kalkan bir arabanın önünde durduk. Sorunca; hele bekle dediler. Bir kişi gelmemiş mi ne, 3 saat sürecek yolculuk başladı. Sabah 4'te -şu sıra âilece bulunduğumuz- Konya otogarında indik.
YOL BOYU GÖZLEM, TUĞYÂNA ÖZLEM!
Evet, genel hatlarıyla yolculuk serüveni böyle. Bunu yazmamızın sebebi, estirilen olumsuz söylemlerin rağmına ülkede gözle görülür bir hareketliliğin olduğunu vurgulamak. Hem vatandaş, hem firmalar açısından boşluk yok yâni.
İŞLER İYİ; ALLÂH BEREKET VERSİN
Konya'da sanayiye gitme durumu oldu bir staj işi için, kime sorsam "işler iyi, Elhamdülillâh!" diyor. Elbetteki gidebilen gidiyor ama eskiye nazaran, yol ve vasıtaları o kadar çeşitlenip adedce de .çoğalmasına rağmen durum bu.
"BECERİKSİZ ADAMLAR!" ÖZGÜRLÜĞÜ!
Artık nasıl yorumlarsınız bilemiyorum; özel sektörün yetmediği yerde devlet vatandaşın vakit kaybetmemesi adına hemen otobüs seferi ihdâs etmeli, beceriksiz adamlar da diyebilirsiniz. Çünkü Türkiye özellikle olumsuzluklar için çok çok özgür bir ülkedir.
HATÂLAR, GÜNÂHLAR YOK DEĞİL ELBET
Muzdarip olunan, Konya'ya yakışmayan kimi âdî vakaların varlığı da bir gerçek. Meselâ, buraya indiğim sabah namaz için gittiğim koskoca, ulu diyeceğimiz câmide, son cemaat yeri dâhil her yer kapatıldı. Biri gelse n'olacak dedim. Otogar'ın içinde mescid var, oraya gitsin dediler. Gerekçe; hırsızlık çok oluyor dediler. Besbelli halı, kilim götürüyorlar veyâ ayakkabılığı söküyorlar! Doğrusu bir anlam da verebilmiş değilim buna.
MÜTHİŞ BOZULMA, KORKUNÇ SAVRULUŞ
Mahallede, câmi çıkışında da konu ettik. "Haklılar, hırsızlıktandır" dediler. Burada da okullar açık olduğu dönemde tuvaletleri namaz vakti dışı kapatıyorlar. Ortalıkta her tür pislik olabiliyor maalesef. Toplumda çok müthiş bir dejenerasyon var. Sâdece buralarla da sınırlı değil.
YOL BOYU DURAKLAR, HEP ARTAN KURAKLAR
Nitekim, yol boyu, gerek terminâller, metro, tramvay durakları, otobüsler vs. mâlum, her yer müptezel, savruk manzaralarla dolu.
Şimdi, tüm bu gördüklerimizin ifâdesi olarak kaleme aldığımız zakkum çiçeği niteliğinde iki dörtlüklükle huzûrunuza geliyoruz:
* * * * * Ç E R E Z * * * * *
KAPILDIN DÜNYÂNIN GÜRÜLTÜSÜNE; ALIŞTIN HAY-HUY'UN HER TÜRLÜSÜNE! GÜNDÜZLER GAFLETTE, GECE UYKUDA; YEM ETTİN ÖMRÜNÜ GÜMBÜRTÜSÜNE!...
* * * * * Y A T A K * * * * *
UTANMAZLIK MODA OLDU
SOKAK "YATAK ODA" OLDU!
BUNUN, DAHASI OLAMAZ;
DEDİK AMMÂ, O DA OLDU!...
Evet; sizlerin de, bizim gibi "maalesef" diyeceğiniz şekliyle manzara-i umûmiyye bu.
MÜPTEZELLİK ÇAĞI, DİJİTÂL AĞI
Bilmiyoruz, biraz aşırı mı gittik ama, toplum maalesef müptezellikte çok çok çağ atlamış durumda. Evet, atladı; hem de yüksek ama, bakalım nereye düşecek? Allâh CC inşâllâh bir an evvel derece derece hepimize ihtiyâcınca intibah, tevbe ve inâbe nasîp eylesin.
MESELE ÇOK, MESÂHA YOK
Konular, dertler, dâhilî-hâricî sıkıntılar, paylaşılacak şeyler çok ama, buna ne zaman ne de zemin müsâit. O zaman da; bugünlük te bu kadar deyip ayrılmak en iyisi gibi gözüküyor.
ENSAR RÛHU, MUHÂCİR YÜREĞİ
Nice böyle güzel organizasyon, nadîde temâşâlı yolculuk ve nezih etkinliklerde sıhhat-âfiyetlerle buluşmayı nasîp etmesi niyâzıyla Rabbimize yalvarıyor, yaşadığımız güzellikleri ve güven içinde muhabbet imkân ve ortamını başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere tüm mazlum coğrafyalar ve mağdur insanlığa lûtfetmesi ümîdiyle cümleye Konya'dan sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...