“İNSANIN EN BÜYÜK PROJESİ KENDİSİDİR”

Abone Ol

 “Bir üniversitenin hikâyesi olmalı”

İnsanın kendini geliştirmesi süreçlerinde ezber bozarak kendi hikâyesini oluşturması gerekir. Çocukluk döneminde kişi, annesiyle babasıyla ve içerisinde bulunduğu toplumla hikâye yaşarsa bu çocuğun bilinçaltına yerleşiyor. Ve çocuğun kişiliği oluşuyor. Tüm bunlara da bilimsel karşılıkta senaryolar diyoruz. Çocukluk çağında öğrendiğimiz hayat senaryoları var. Bunlar hikâyeler, anlatılar ve arkadaşlık ilişkileridir. Bunlar sosyal networkle oluşan çeşitli değer standartlıdır. Bunlar hikâyelerle bizim hayatımıza girer. Hikâyeler daha sonra bize, bir kimse evlendiği zaman çocukluğundaki hayat senaryolarını almıştır fakat evlendiği zaman aktörler değişmiştir. O zaman o kişi hayat senaryolarını ve hikâyelerini yeniden yazmalıdır. Yazmazsa kişilik savaşları başlar. Hâlbuki insan yeni durumlara ve yeniçağa uyum sağlaması lazım. Bir üniversitenin de her anlamda hikâyesi olmalı.

“İyi bir eğitim, iyi öğretim üyeleriyle olur”

Öğrencilerin üniversite seçerken ne istediğini bilmesi gerekiyor. Çünkü artık üniversite yüksek lise değil. Üniversitelerin liselerden farkı vardır. Üniversitelerin; eğitim ve meslek kazandırmak, AR-GE yani bilim üretmek, toplumu bilgilendirmek ve bilgiyi ürüne dönüştürüp ticareliştirmek gibi hedefleri vardır. Hep söylüyorum. Bir üniversitenin AR-GE alanı nasıl, gençler ona bakmalı. AR-GE’ye ne kadar önem veriyor, AR-GE odakları nelerdir,  neler yapıyor, laboratuvar durumunu incelesinler. Hocaların bu konudaki çalışmalarına baksınlar, yetkinliklerini gözlemlesinler. Çünkü iyi futbol, iyi futbolcularla oynanır. Onun için iyi eğitim, iyi öğretim üyeleriyle olur. Öğrencilerin kapısını aralayıp hazinenin anahtarı olmak, hazineyi yeniden keşfetmek demektir. İyi akademisyenle bilginin anahtarı verilmiş oluyor.

“Hayat AR-GE’dir”

İnsanın en büyük projesi kendisidir. Projesi olmayan bir insan kullanılan bir insan tipidir. Hedef belirleyip yola devam etmelidir. AR-GE’ye değer veren, inceleyen kişiler seviyeli bir üniversite ortamı oluşturur. 21. yüzyıl becerisi deneyimleyerek öğrenmektir. Üniversiteye giren bireylerin öğrenerek çıkmasını sağlayan üniversiteler olmalıdır. Tercih sırasında öğrencinin AR-GE odaklı olması gerekir. Hayat AR-GE’dir ve tercihtir. Adaylara önerim proje kültürlerine önem vermeleridir. Gençler hoyratça tercih yapmamalıdır. Bilinçli kişilerden mutlaka yardım almaları lazım. Hayatta hep engeller vardır. Tüm iş gençlerin umutsuz olmasından kaynaklıdır. Umutsuz olmasınlar. Bir ayağı gerçeklerde, diğer ayağı hayallerinde olsun.

“Bireysel akıl, bireysel deha yoktur; ortak akıl vardır”

 Bilgiye ulaşmak kolay ama doğru bilgiye ulaşmak için ustalık lazım, bilgelik lazım. Üniversitenin ortak iletişim alanı oluşturması gerekir. Ortak iletişim alanında öğrenci hocayla görüşecek, hoca eğer odasına kapanıp öğrenciyle görüşmüyorsa o üniversiteden uzak dursunlar. Orada zeki ve tembel insanlar doludur. Ancak; zeki ve çalışkan insanların olduğu üniversitede gelecek vardır. Bu zamanda zaten ortak bir bilgi var, ortak akıl var. Bireysel akıl, bireysel deha yok. Bizim bu zamanı en iyi analiz eden bakışlardan birisi de bu zamanın takım çalışması zamanı, birey dâhil de olsa bu zamana yetişemez. Kendi değerlerimizi koruyarak modernleşmemiz lazım. Aynı zamanda evrensel değerlerdir. Batı dünyası bunları sonradan keşfediyor. Belli bir başarı toplam başarıdır ve hayatın sonunda belli olur.

“Dijital öğretim oluyor ama dijital eğitim olmuyor”

Bizim öğrendiğimiz nokta şu, dijital öğretim oluyor ama dijital eğitim olmuyor. Özellikle sağlık alanları, mühendislik gibi birçok alanda uygulamalar önemlidir. Her mesleğin bir usta - çırak yönü var, sanat yönü var. O sanat yönünü bireyler hocaların tecrübe paylaşımlarıyla öğrenebiliyorlar. Soru soruyorsun, birlikte paylaşımda bulunuyorsun. Sohbet oluyor. Yoksa öğrenme literatür paylaşımlı olsa, Google’a sorularak öğrenilebilir. Tecrübe paylaşımı hikâyelerle, anlatılarla olmalıdır. Bu da usta-çırak ilişkisiyle, hoca-öğrenci ilişkisiyle alakalıdır. Birçok eğitim kurumu bu özelliğini çok kullanmıyor. Çok değerli hocalar var ama ulaşılamıyor. Onun için öğrencilerimiz üniversiteye girerken hocalarına kolay ulaşılabilip, ulaşılamadığını da kontrol etsinler. Çünkü hocalara ulaşabilmek çok önemli bir kriter.

“Kaliteli bir iş için muhakkak misyon ve vizyon olması gerekir”

Vizyon kapıları açıyor, misyon eylem planı oluşturup o yoldan gidiyor. Biz Üsküdar Üniversitesini kurarken genetik bilimleri, sinir bilimleri ve sağlık bilimleri birlikte olmalı demiştik. Üniversite olarak AR-GE odağımızı belirledik. Biz ‘Her şeyde derinleşiriz’ demedik. Bilgisayar mühendisliğini kurduk, bilgisayar mühendisleri bir dönem iş bulamıyordu, yazılımı hazırladık, bunları kurduktan sonra moleküler biyoloji, biyomühendislik bunlarla başladık. AR-GE odağımız oldu ve onun üzerine büyümeye çalıştık. Gerektiğinde bağlantılar oluşturduk. Disiplinler bir alan zaten, tıp bilimlerini mühendislik bilimlerini ve doğa bilimlerinin sentezini yaptık. Kaliteli bir iş için muhakkak misyon ve vizyonunuzun olması gerekiyor.