HATIRALAR HATIRALAR

Abone Ol

Değerli dostlar! Hoca efendinin yanında Arapça ve diğer dersleri okumaya devam ediyorum 1965 yılı geldi çattı. Ben o sene yazın bir kaç gün sabahleyin gidiyor dersimi veriyor ondan sonra babama çift sürmede yardım ediyorum. Fındık zamanı bir ay tatil yaptık sonra yine devam artık yaşımızda ilerlediği için hoca efendi bana teravih ve cuma namazı kıldırma provaları yaptırmaya başladı. Hoca efendi arkama diğer arkadaşları diziyor hadi bakalım teravih namazını kıldır. Cuma namazını kıldır. O zaman 52 hutbe kitabı diye Osmanlıca bir kitap vardı. Cemaat onu dinleye dinleye ezberlemişti. Hoca efendi, bu kitabın okunmasını da öğretti. Bu gün ki İmam arkadaşlar bunu bilmezler, bu arada bizim adımız da değişti köyde adımız Molla Süleyman oldu. Fakat köydeki büyükler ve bilhassa köyümüzün hatibi Rahmetli Molla Mehmet hoca efendi rast geldiği yer de bana "küçük molla başına şapka ört" Beni okutan Hoca efendi bana başını ört demiyor sadece ders esnasında başıma takke örtüyorum diğer zamanlar serbest. Milletten artık bunaldım Trabzon Vakfıkebir de okuyan arkadaş (Rahmetli İsmail Özbek) de icazetini aldı geldi güzel güzel güzel konuşmalar yapıyor vaazlar veriyor, Fakat millet ona da " Hoca ise başına şapka örtsün " diye kulp takıyor. Zaten bu millet böyledir. Şapka kanunu çıkınca örtmemek için kellesini verdi, ondan sonra da başına şapka takmayanları tenkide başladı. Evet, Rahmetli İsmail Özbek sonradan Ünye büyük Camiye müezzin oldu, Bugünkü büyük caminin inşası esnasında çok büyük büyük emek verdi. Bir gün sabah namazına giderken arabasıyla kaza yaptı ve Rahmetli oldu. Allah rahmet eylesin.

Neyse biz konumuza dönelim bir perşembe günü hoca efendi bana "Benim yarın işim var sen benim camiye gidip Cuma namazını kıldıracak sın" aman Allah’ım ben şimdi ne yapayım ilk defa Cuma namazını kıldıracağım üstelik Cuma namazını kıldırırken yanlışlık yaparsam bana yanlışımı düzelttirecek kimsede yok. Cuma vakti camiye gittim millet toplanmış, o mahallenin ileri gelenlerinden Ahmet amca (şahin) vardı beni görünce "Yeğen Cumayı sen mi kıldıracağım" Evet Ahmet amca " "Aferin yeğen Aferin" Cuma vakti geldi o mahallede bizden birkaç yaş büyük Celal isminde bir abimiz vardı Kur’an okumasını bilmezdi fakat güzel müezzinlik yapardı. Ezanı okudu, Camiye girdik, Ben cübbeyi sarığı giydim minberin önüne geçtim., Cumanın sünnetini kıldık. Müezzin görevine başladı. Bu arada biraz da eskiden Cuma namazının Müezzinliğinin nasıl yapıldığında bahsetmek istiyorum. Cumanın sünneti kılınınca Müezzin " Hazreti resulü Ekrem ve nebiyi muhterem Resülü mücteba Sallallahü aleyhi vesellem efendimizin mübarek, muazzez latif ruhi şeriflerine salavatı şerifeyi getirenlerin ilahi evveli ve ahiri hayrola ruhi Nebiyullaha salavat" der Cemaat salavatı şerife getirir. Müezzin devamla "Sahibul hayrat vel hanatların ruhları için Ve kaffei ehli İman ve İslam ervahlarının ruhları için. Hükümeti Cumhuriyetimizin İslam dinin de daim olması, Peygamber sav. Efendimizin mübarek, muazzez latif ruhi şerifleri için Allah rızası için El Fatiha" der Fatiha okunduktan sonra Müezzin "İnnellahe vemelaiketehu." ayeti Celilesini okurken imam da hutbeye çıkar.

Evet, şimdi bu gelenek kalktı yeni nesil görevliler bunları bilmezler. Bu arada ben minbere çıktım oturdum. ama nasıl çıktım onu bir ben biliyorum birde Allah CC. Minberin ilk basamağında ayaklarım titremeye ve vücudum terlemeye başladı, oturduğum yerde titriyorum. İç ezan bitti ayağa kalktım elimde Osmanlıca hutbe kitabı ilk okuduğum hutbenin konusu hala aklımda "Çalışan mükâfatını görür" Ama tabi ayaklar titriyor alnımdan boncuk boncuk terler akıyor, hutbemi bitirip müezzin kamet getirmeye başlayınca ben içimden bir "Yarabbi çok şükür" dedim Minberden inmeye başlarken Birden terim boşaldı ve ayaklarımdaki titreme de durdu. geçtim namazı kıldırdım. Namazdan sonra bütün Cemaat beni tebrik etti. Ertesi günü mektebe gidince hoca efendi bana bakıp gülmeye başladı ve bana "Nasıl Cuma namazını kıldırırken çok titredin mi? Terledin mi?" diye sormaya başladı bende cevap verdim. Meğer hoca efendi camiye hususi olarak bir adam göndermiş. Oda akşamleyin hoca efendiye rapor vermiş. Hoca efendi beni sigaya çektikten sonra "Benim dün işim falan yoktu ben seni mahsustan tek başına gönderdim. Cumayı çok güzelce çıldırmışsın Aferin" dedi. Evet, hocamızdan aferini aldık. Bugünlük de bu kadar. Yeni hatıralarda buluşmak üzere.

Selam ve dua ile hoşça kalınız.