GENÇLERİN EN SIK KARŞILAŞTIĞI 5 RUHSAL SORUN

Abone Ol

Pek çok anne baba aynı dertten muzdarip; kimi, çocuklarının ergenlik döneminde baş gösteren ‘huy’ değişikliklerini kabul edemiyor, kimi ‘bizim zamanımızda böyle bir şey yoktu’ deyip şaşkınlık ve kızgınlıkla yaklaşabiliyor. Üstüne bir de, bu dönemde ortaya çıkabilen çeşitli ruhsal bozukluklar ve sorunların eklenmesi, aileleri fazlasıyla telaşlandırıyor. Hem ülkemizde hem de diğer toplumlarda gerçekleştirilmiş olan araştırmalara göre, gençlik veya ergenlik olarak adlandırılan ve genellikle 11 yaşında başlayıp 20’li yaşların başına dek süren bu dönem, çeşitli ruhsal bozukluklar ve sorunların ortaya çıkmasında yüksek risk oluşturuyor. Anne babaların bu dönemde çocuklarını iyi gözlemlemeleri ve onlarla sağlıklı iletişim kurmaları çok büyük önem taşıyor. Günümüzde gençlerin en sık karşılaştığı 5 ruhsal sorunu anlatmadan önce anne ve babalara çocuklarıyla sağlıklı bir iletişim kurabilmeleri için önemli uyarılar ve önerilerde bulunmak istiyorum.

Depresyon

Çevresel stres etkenlerinin de etkisiyle ergenlikle birlikte depresyon belirtileri ve tanısı giderek artıyor. Eldeki verilere göre; ergenlik döneminde depresyon belirtilerinin yaygınlığı yüzde 6-8 arasında değişiyor. Bu dönemde depresyon; uyku ve iştah değişiklikleri, halsizlik/ yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, ağlamalar, sinirlilik/öfke patlamaları ve akademik başarıda değişikliklerle kendini gösterebiliyor. Gençlik döneminde tedavi edilmeyen depresif belirtiler erişkinliğe dek devam edebilirken, zamanla üzerine diğer sorunlar eklenebildiğinden erken dönemde tedavi edilmesi önem taşıyor.

Zararlı alışkanlıklar

Gençlik döneminde yenilik arayışı, farklı yaşantıları deneme merakı ve arkadaş grubunun etkisi nedeniyle alkol/ madde kullanım bozukluklarının başlangıcı açısından risk artıyor. Bu durum gencin kendine zarar verme riskini de artırıyor. Gençlik döneminde arkadaş çevresinde ani değişiklikler, harcamalarda artış, ders başarısında düşme, okuldan kaçma ve yalan söyleme gibi davranışlar alkol/ madde kullanım bozukluklarının işaretleri olabildiğinden dolayı çocuklarınızı gözlemlemeniz ve herhangi bir sinyal aldığınızda zaman kaybetmeden tedaviye başlamak için hekime başvurmanız çok önemli.

Sosyal fobi

Sosyal fobi, toplum içerisinde veya performansının değerlendirilebileceği durumlarda kaygı duyma, rezil olacağı, küçük düşeceği düşünceleri ve terleme, kızarma, ses kısıklığı gibi belirtiler yaşama ile kendisini gösteriyor. Sosyal fobisi olan bazı ergenler kaygılarına rağmen toplum içerisinde işlev gösterebilirken bazılarında bu kaygı aileleri dışındaki tüm sosyal ilişkilere yayılabiliyor ve evden çıkmama ile sonuçlanabiliyor. Bu çocuklar internet veya çevrimiçi oyun bağımlılıkları da geliştirebiliyor. Sosyal fobi genellikle gençlik döneminde, ortalama 13- 14 yaşlarında başlarken, yapılan çalışmalar yaşam boyu yaygınlığının yüzde 3-13 arasında değiştiğini gösteriyor.

Yeme bozuklukları

Ergenlik döneminde bedensel değişikliklere ilgi arttığı, kişi kendisini arkadaşları veya basın yayın organlarında sunulan ideallerle karşılaştırabildiği için yeme bozukluklarının gelişme riski artıyor. Tedavi edilmeyen yeme bozuklukları kalıcı hale gelebiliyor ve ciddi tıbbi sorunlara yol açabiliyor. Yemekleri yalnız başına yemek, sık sık tartılmak, bol kıyafetler giymek, yoğun bir şekilde spor/ diyet yapmak gençlik çağındaki yeme bozukluklarının belirtileri arasında yer alırken, özellikle genç kızlarda bu sorun çok daha yoğun yaşanıyor ve sağlık açısından ciddi tehlikelere yol açabiliyor.

Kendine zarar verici davranışlar

Günümüze kadar yapılmış olan araştırmalar kendine zarar verici davranışların yaygınlığının yüzde 2,5 ile 12,5 arasında değişebildiğini ve bu tür davranışların özellikle gençlik döneminde ortaya çıkabildiğini düşündürüyor. Gençlik döneminde kendine zarar verici davranışlar depresyon, dürtüsellik ve kaygı gibi ruhsal sorunlarla ilişkili olabiliyor.

Anne babalar bu önerilere dikkat!

Çocuklarınızı yargılamayın; eleştirilerinizi mutlaka davranışlara veya olaylara yönelik olarak yapın ve olumlu bir mesajla destekleyin. Örneğin; “Seni çok seviyoruz ve mutlu olman bizim için önemli, ancak son zamanlarda derslerine çalışamadığını gözledik. Bunun, yardımcı olabileceğimiz bir nedeni var mı?” diye sorabilirsiniz.

Çocuğunuzun gençlik döneminde bulunması nedeniyle sizi eleştirebileceğinin ve diğer ebeveynlerle karşılaştırabileceğinin farkında olun ve yorumlarını soğukkanlılıkla karşılayın. Örneğin; “Sınıftaki diğer çocukların anne babaları onlara gece 10:00’a kadar dışarıda gezmeleri için izin veriyor, keşke onların çocuğu olsaydım” dediğinde; “Her ailenin kendine özgü kuralları ve sınırları vardır. Bizim bazı özelliklerimizi ve kararlarımızı beğenmeyebilirsin ancak bu kurallar, sen bir yetişkin olana dek geçerlidir” diyebilin.

Çocuğunuzun özel hayatı olabileceğini, hayatındaki her gelişmeyi hemen size anlatmayabileceğini bilin ve ona özel bir alan bırakın. Örneğin; bu dönemde günlük tutma artabilir, sosyal medya kullanımı, sanal arkadaşlıklar önem kazanabilir. Ona belli ve net sınırlar içerisinde özel bir alan bırakın ancak onu rahatsız edebilecek, konuşmak isteyebileceği durumlarda her zaman yanında olacağınızı vurgulayın.

Gençlik döneminde öfke patlamaları, duygularda ani değişiklikler belli sınırlar içerisinde olağandır. Zaman zaman sizi zorlasa bile, onunla iletişiminizde soğukkanlı ve sabırlı olmaya çalışın.

Gerekirse uzman desteği almaktan kaçınmayın.