Fındık mı fırıldak, yoksa onu işlevinden uzaklaştırarak çevirenler mi?
Çeyrek asırdır fındıkta aynı terane sorun adıyla devam ediyor. Yani, sorun olarak yazılan, çizilen, konuşulan ve raporlanan hep aynı terane! “Rekolte yanlış!”
Çözümü; çözümsüzlükte aramaya devam!
Bu uğurda; taraflı tarafsız, bilen ya da bilmeyen sürekli aynı şeyi konuşuyor. Varsa da, yoksa da fındıkta tek sorun; FİYAT.
Elbette ki, çiftçinin eline hak ettiği para geçmeli. Ama dert başka!
Dert; bunu konuşanlardan bazıları, samimi olsalar da bilmeden, bazıları, ajitasyon için yapıyor olmaları.
Bazıları yanlış olduğunu bile bile konum, koltuk ve durumlarını korumak için…
Bazıları da malcı ve spekülatörlerin çıkarı için…
Bazıları da siyasi kişiliklerinden medet uman simsarlar ve lobicilerin cepleri için…
Bunların, sorun olarak sıraladıkları hiçbir sebepte; üretim artışı, aile ve milli ekonomiye katkı, katma değer üretmek, kalite, kantite, maliyet ekonomisi, düşük verim, arz-talep dengesi, hijyen ve gıda güvenliği gibi üretimin temelindeki sıkıntılar yoktur.
O halde esas sebep olarak gösterdikleri fiyata gelince:
2019-2020 ürünün ortalama satış fiyatı, 16.75 TL civarı olacağı görülmektedir. Bu rakama en büyük etken, fındık üretiminin %70’inin Eylül, Ekim ve Kasım aylarında pazara inmesidir.
İşte esas haklarının korunması, müdafaasının yapılması gereken bu aylarda ürününü satmak zorunda kalan, fakir, fakura çiftçilerdir. Hal böyle iken fındığın fiyatı, Kasım dan sonra 50 TL de olsa, bunlara yararı ne?
Bu tarihlerden sonraki fiyat artışı, paraya ihtiyacı olmayan üreticiler ile fındığı stoklayanlara yarar.
O zaman, hamaset ve çıkarına hareket yerine, biraz hakikate kafa yorsak, daha ahlâki olmaz mı?
Rekolteye gelince:
Rekolteyi ilahi bir güç yapsa bile aynı ağızlar daima koro halinde şiddetle karşı çıkarlar. Ama bilesiniz ki çokları rekoltenin ‘R’sini bilmezler. Hani ”Dinime söven bari Müslüman olsa!” denir ya!
Neden bağırırlar?
Çünki; TMO ve çiftçiden alınan o yılın fındığı, stoklanıp, gelecek ürün ile birlikte aynı ve çok yüksek bir fiyata satılıp, büyük karlar elde edilecek.
O nedenle, yüksek fiyat oluşması için rekolteyi düşük gösterip, birilerini hain, işbirlikçi göstererek, ona buna hakaret etmek. Bunlara gerekçe de, çiftçi dostu ve çiftçi hakkı savunucuları olduklarını söyleyerek, çıkarını, meşrulaştırmak!
Artık deniz bitiyor.
Bu güne kadar elinde çantası, dünyaya fındık satmak için dolaşan ve buna rağmen her türlü hakarete maruz kalmış ihracatçılar; “artık yeter” diyerek, bu yıldan itibaren sürdürebilirlik ve hakkaniyet adına kendi alım departmanını kurup, Bakanlığın Sözleşmeli Tarım Esasları dahilinde, çiftçiler ile doğrudan yazılı anlaşma yapıp, aracı kullanmadan alım yapmak için çalışmalara başlamışlardır.
Bunun için, gerekli olan kapasite ve depolama da dahil her türlü gereksinimi hazırlamaya başlamışlardır. Ben de, en doğrusunun bu olduğuna inanıyorum.
Yani; doğrudan ve aracısız olarak çiftçiden fındığı alıp, kendisi kırıp işleyerek, dünyaya satabilmek.
Bu konuda aynı şekilde yabancılar da Türkiye ye gelerek böyle oluşuma ortak veya müstakil olarak devam edeceklerini söylüyorlar.
Bakalım o zaman, çiftçi dostu veya temsilcisi adı altında; malcıların, koltukçuların ağzı kim olacak?
Ardından, verilecek MEHTER de, GAZ da, kalmayacak!
Gün gelecek, üreten ile ihraç eden emekçiler, aynı amaç uğruna, aynı masa etrafında güç birliği yapacaklar. Artık üretenler ile üretenlerin sırtından geçinenlerin ayrışma zamanı gelmiştir.