FEDAKÂRLIK MI?

Abone Ol

Fedakârlık, Arapça feda ve Farsça kâr kelimelerinin birleşmesinden oluşan bir kavram. Eş anlamlısı özveri. Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe Sözlüğünde ‘özveri’ ise ‘bir amaç uğruna veya gerçekleştirilmesi istenen herhangi bir şey için kendi çıkarlarından  vazgeçme’ anlamını ifade ediyor. Karşılık beklemeden yapılan iyilik gibi bir manası da var.

Bu tanım önemliydi çünkü bu aralar toplumun en alt gelirli grubundan fedakarlık bekleniyor. Yani Açlık sınırının 1567 tl, yoksulluk sınırının 5 bin 106 liraya çıktığı Türkiye’de, 1404 lira ile yaşamlarını idame ettirmeye çalışan milyonlarca asgari ücretliden fedakarlık bekleniyor. Dalga geçiliyor sanki. Rakamlar ortadayken asgari ücretli zaten fedakarlığın alasını yapmış. Daha ne yapsın? Günde 12 saat mesai veren; haftanın sadece bir günü izin kullanabilen, evine ekmek götürebilmek için gece gündüz sınırlarını zorlayan bu işçiler ülke ekonomisini korumak için yine en ön sırada yer alacak; fedakarlık yapacak. Beklenti o.

 Asgari ücreti belirlemek için toplantılar ardı ardına yapılırken; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, daha ilk toplantıda işçilerden fedakarlık istediğini söylemişti. Başbakan Bin Ali Yıldırım da bir açıklama yapmış; “Hükümetin hiçbir zaman enflasyon oranı altında bir zam artışı yapmadığını ve çalışanların mağdur olmamaları için her türlü tedbiri aldıklarını" söylemişti. Öte yandan enflasyon %12,98 seviyesine kadar çıkarak son 14 senenin zirvesini gördü. Yıldırım’ın enflasyon vurgusu üzerinden yapılan hesaplamalara göre  hükümetin kafasındaki rakam yaklaşık 1.600 lira gibi görünüyor. Tabi bu sadece bir tahmin. Peki yeterli mi? Hayır…Zaten ülke gelir dağılımında hakkaniyetten yoksun bir sistemin en fedakarları asgari ücretliler. Ve sanırım 2018 yılı ile birlikte daha da sınanacakları bir sürece doğru sürükleniyor gibiler. Bir acı rakam daha vereyim; Türkiye’de çalışanların %40’ı asgari ücret ile geçiniyor. Düşünün verilen geçim mücadelesini bir de kutladığımız ekonomide büyüme rakamlarını…Hangisi daha gerçek?

Tabi bir de asgari ücrete gelecek zamla birlikte az da olsa rahatlayacak sanmayın çalışanları çünkü diğer taraftan soluduğumuz havaya bile hızla zam geliyor. Ne ekmek aynı fiyat, ne su, ne de gıda…Zam maaşa yapılırken, tükettim malzemelerine gelen zam ve vergi yüküyle zaten fazlasıyla geri alınıyor. Zam diye kendimizi de kandırmayalım.

Bugün Türkiye’de en düşük memur maaşı ise 2 bin 876 tl. 2018’de 3 bini geçecek ya da zorlayacak rakamlar…

Kısaca özetlemek gerekirse Türkiye’de özellikle gelir dağılımında müthiş bir adaletsizlik var. Bakanı, milletvekili, müdürü, işçisi, memuru…Kimse adil kazanmıyor; böyle bir tabloda  ülke ekonomisinin yükü de sadece bir gruba yüklenmek isteniyor. Çünkü asgari ücretli çok kazanırsa aman ekonomi çöker falan maazallah. İş dünyası batar…Bu algıyı da güzel sunuyorlar Maşallah…Ve sadece Allah’ım vicdanlarınızı ıslah etsin demekten başka çare kalmıyor. Duaya sarılmaktan başka çare yok!