Covid-19 salgını insan hayatını tehdit etmeye devam ederken, piyasaları da derinden sarmıştır. AB ile olan ilişkiler ve bölgesel çatışmalar dolayısıyla kırılgan hale gelen ekonomimiz olağanüstü koşullar altında iktisadi olarak sıkıntılar yaşamaktadır. Risk ortamının arttığı, uluslararası ticaret ve turizmin durma noktasına geldiği salgın günlerinde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler tarafından piyasaları koruma amaçlı hayata geçirilen maliye ve para politikaları kırılganlıkları daha da artırmıştır. Ülkemizde de döviz kurlarında yaşanan hızlı artış ve dalgalanmalar gündemin ilk maddesi haline gelmiş ve piyasa üzerinde giderek artan bir yüke dönüşmüştür.
Geçtiğimiz günlerde ekonomi yönetiminde değişimler meydana gelmiş, Hazine ve Maliye Bakanı ve Merkez Bankası başkanı değişmiştir. Bu değişim arkasından piyasa baskı ve beklentileri doğrultusunda faiz oranları 425 baz puan artırılmıştır. Faiz artışları öncesinde meydana gelen beklentiler kurun düşmesine yol açsa da sonrasında tekrardan yükselme meydana gelmiş, bu faiz artışı ateşi söndürmemiş bir miktar düşürmüştür. Ancak, önümüzdeki günlerde yeni dalgaların gelmesi muhtemeldir.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve yeni ekonomi kurmaylarının piyasada istikrarın sağlanması için açıkladıkları reform çalışmaları olumlu bir resim çizmektedir. Merkez Bankasının somut adımlar atarak politikalarında sadeleşmeye gitmesi ve parasal sıkılaşmaya gitmesi Türk lirasının değerinin korunması için önemlidir. Finansal sektörde istikrar muhakkak orta ve uzun vadede reel sektöre pozitif dönüşler sağlayacaktır.
Ancak, ekonomide acı reçetelere başvurulurken reel sektörün içerisinden geçmiş olduğu şartları da göz önünden ayırmamak gerekmektedir. Ekonomimiz üçüncü çeyrekte alınan teşvik önlemleri ve desteklerle pozitif büyüme kaydetmiştir. Salgının yol açtığı dış talep açığı bu şekilde kapatılmış ve ekonominin çarkları dönmeye devam etmiştir. Bu bağlamda, yeni ekonomi yönetiminin de salgın şartları devam ettikçe başta KOBİ’ler olmak üzere reel sektörü desteklemeleri beklenmektedir. Destekler devam etmez ise üretim de yaşanacak kayıplar işsizliğe yol açacak, başta alt gelir grubu olmak üzere ciddi sosyal sorunlara yol açacaktır.
Finansal ve mali istikrar politikaları yanında krizden çıkmak için kamu bürokrasisi ve hukuk alanında da dile getirilen reform ve eylem planlarının hayata geçirilmesi gerekmektedir. Hukuk alanında hayata geçirilecek olan reform çalışmaları kadar var olan sistemin sağlıklı işletilebilmesi için eylem planları hazırlanmalı ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Türkiye ekonomisini, finansal ve reel piyasaları tehdit eden riskleri minimize edecek adımlar acilen atılmalıdır. Hem küresel ekonomide artan kriz ortamıyla mücadele etmek hem de iç piyasada yaşanan problemlere karşı koyabilmek için ekonomimizde ve piyasalarımızda öncelikle güven ve istikrar ortamına ihtiyaç vardır.