Kastamonu

Döner tartışmasına Kastamonulu 4. kuşak döner ustasından cevap: "Kulvarlarımız çok farklı, kendilerini bizlerle kıyaslamaları anlamsız"

KASTAMONU’NUN İNEBOLU İLÇESİNDE 1858 YILINDAN BERİ SOĞAN SUYUNDA BEKLETİLEN KUZU ETİ, ÇAMURDAN YAPILAN OCAKTA MEŞE KÖMÜRÜYLE GELENEKSEL USULLE PİŞİRİLMESİYLE YAPILAN İNEBOLU DÖNERİ, LEZZETİYLE DAMAK ÇATLATIYOR.

Abone Ol

Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde 1,5 asırlık geleneği sürdüren 4. kuşak döner ustası, "döner nerenin" tartışmasına cevap vererek, "Bizler döneri kuzu etinden yaparken, Bursa kıyma döner kullanıyor. Kulvarlarımız çok farklı, kendilerini bizlerle kıyaslamaları anlamsız" dedi.

1855 yılında İstanbul’da çekilen Kastamonulu dönerci Hamdi Usta’nın fotoğrafı, sosyal medyada ’döner nerenin’ tartışmasını beraberinde getirmişti. Bazı sosyal medya kullanıcısı döner kebabın Bursa’ya ait olduğunu iddia ederken, Kastamonu’daki döner ustaları tartışmaya tarihi bilgilerle cevap vererek, dönerin Kastamonu’ya ait bir yemek olduğunu söylemişti. Yaşanan döner tartışmasına cevap veren Bursa’nın en meşhur kebapçısı İskender Kebap’ın 5. kuşak işletmecisi Oğuzhan İskenderoğlu da 157 yıldır bu işi yaptıklarını belgelerle anlatmıştı. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde, 1,5 asırdan fazla süredir devam eden geleneği sürdüren

4. kuşak döner ustası Kadir Mankaloğlu ise 1858 yılında ilk dönerin soğan suyunda bekletilen kuzu etini çamurdan yapılan ocakta meşe kömürüyle pişirilmesi ile ortaya çıktığını söyledi. Babası ve amcasının dedesinden aldığı mesleği kendisine devrettiğini belirten Mankaloğlu, 166 yıllık gelenekle döner kesmeye devam ettiklerini belirtti. Kastamonu dönerinin kuzu etinden yapıldığını, Bursa’da ise kıyma döner yapıldığını belirten Mankaloğlu, Bursa’nın döneri ile Kastamonu dönerinin kıyaslanmasının anlamsız olduğunu söyledi.

"Dünyanın en eski tarihi dönercilerindeyiz"

Ailesinin 1858 yılından beri dönercilik yaptığını belirten Kadir Mankaloğlu, "Atalarımızdan süregelen mesleği devam ettirmekteyim. En son temsilcisiyim. 4’üncü kuşağım. Dedemin dayısı, dedem, amcam ve ben torun olarak bunu devam ettiriyorum. Benden sondada yeğenim var, inşallah işi ona öğreteceğiz, bu mesleği yeğenim devam ettirecek. 1858 yılında kurulduk. Dünyanın en eski dönercilerindeniz" dedi.

"Bizim yaptığımız döneri başka birisinin de yapabileceğini zannetmiyorum"

Dönerde sadece kuzu etini kullandıklarını ve başka bir katkı maddesi olmadığını belirten Mankaloğlu, "Her şeyini kendimiz hazırlıyoruz. Hazır hiçbir şey kullanmıyoruz. Etlerimiz Balıkesir’den özel geliyor. Her kuzudan da döner yapmıyoruz. Bizim yaptığımız döneri başka birisinin de yapabileceğini zannetmiyorum. Çünkü bu meslek bize atalarımızdan miras. Dedemin dayısı, ilk olarak Arabistan tarafından döner yapmasını öğrenmiş. Ondan sonra İnebolu’ya gelerek devam ettirmiş. Dedeme, amcama da öğretmiş. En son biz öğrendik. Ailecek biz bu işi yapıyoruz" diye konuştu.

"166 yıl önce ilk ustamızın kullandığı ocağı halen aynı şekilde kullanıyoruz"

166 yıl önce kullanılan ocakla döner yaptıklarını belirten Kadir Mankaloğlu, "Ara sıra ufak tefek tamirler yapıyoruz. Ocağımız sırf çamurdan yapılmıştır. Yakacak olarak da odun kömürünü kullanıyoruz. Tutuştuktan sonra sönmeye yakın tekrar ocağı tazeleriz. Bir kısmını alıp yeniden odun kömürü koyarız. Odun kömürü tekrar tutuşup döner bitinceye kadar bu şekilde devam eder. Dönerimiz, bu şekilde esasında çam kömüründen daha güzel olur fakat çam kömürünün kullanımı yasaklandığı için meşe kömüründe yapıyoruz. Meşe kömüründe de güzel oluyor. Izgarada zaten meşe kömürü kullanılıyor. Odun ateşinde dönerimiz daha lezzetli oluyor. Gaz ya da doğal gaz gibi diğer yanıcılardan kullanmıyoruz. 166 yıldır hiçbir değişime uğramadan aynı şeklide devam ettiriyoruz. Tezgahımızı tutuşturduktan sonra dönerimizle birlikte yanında biber, domates közlüyoruz, ekmekleri ve tabakları öncesinde ısıtıyoruz. Tüketirken tabağın soğuk olmaması gerekiyor. Bu şekilde servis edince müşterimiz döneri sıcak bir şekilde tüketebiliyor. Bizler, sadece kuzu etinden döneri yapıyoruz. İskender kıymadan oluyor, hazır döner kullanıyorlar. Fakat bizler, kendimiz döneri hazırlıyoruz ve asıyoruz. İşçiliği tamamen bizlere ait. Sırf kuzu etinden yapıyoruz, başka karışım içerisinde bulamazsınız. Dönerin atası Kastamonu bölgesidir. Kastamonu’da dedelerimle birlikte bir usta daha vardı. Hepsi rahmetli oldu. Bizler ise şimdi onların ekmeğini yiyoruz" şeklinde konuştu.

"Kulvarlarımız çok farklı"

Duvarda asılı fotoğrafları göstererek dönerin ilk Kastamonu’dan çıktığını ifade eden Mankaloğlu, "Dedemin dayısı, dedem, amcam, babam ve ben. 1858 yılından bugüne kadar döner geldi. Bizler de devam ettirmeye çalışıyoruz. Allah’a şükür bugüne kadar onların yüzünü kızartmadık. Herkes çok memnun. Bursa’daki dönerci meslektaşlarımız bu işi kendi üzerlerine almaya çalışıyorlar. Fakat tamamen farklı bir döner, onlar kendi yaptıkları döner üzerinde iddialı olabilirler ama dönerin atası Kastamonu’dur. Atalarımız, dedelerimiz, eski döner ustalarımızdır. Bizler döneri kuzu etinden yaparken, Bursa kıyma döner kullanıyor. Kulvarlarımız çok farklı, kendilerini bizlerle kıyaslamaları anlamsız. Tamamen farklı dönerlerimiz. Bu duvardaki fotoğraflar da ispatıdır" ifadelerini kullandı.

"Dönerimiz çok lezzetlidir, beğenerek tüketiyoruz"

İnebolu dönerini severek tükettiklerini söyleyen Engin Salcı ise, "Bizim, İnebolu dönerimiz 150 yılın üzerindedir. Bizler, hem kokusu hem lezzetiyle canımız döner çektiğinde buraya gelip yeriz. Dönerimiz çok lezzetlidir. Beğenerek tüketiyoruz. Dönerin kokusu sokağa yayılır. Gel beni ye der, bizler de canımız çektiğinde gelip döner yeriz. Bursa’da döner yemedim fakat İnebolu’nun döneri Bursa dönerinden çok daha fazla lezzetlidir. Bizimkisi kuzu döneridir. Özellikle dönerimiz közde pişer, kömür ateşinde pişer, onun lezzeti ayrıdır" dedi.