DEPREM SONRASI PSİKOLOJİK SIKINTILAR GÖRÜLÜYOR

Abone Ol

Deprem ve sel gibi doğal afetler sonrasında toplumların kahramanlık, balayı, hayal kırıklığı ve düzene dönme evresi olmak üzere dört evre yaşadığını belirten uzmanlar, özellikle intihar vakalarının önlenmesinde sosyal destek ve psikolojik ilk yardımın önemine işaret ediyor.  
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mert Akcanbaş, travmalar sonrasında yaşanan evrelerin olduğunu belirterek bu evrelere ilişkin değerlendirmede bulundu.

  4 evre yaşanıyor

Travmalar sonrası toplumların dört evre yaşadığını kaydeden Dr. Mert Akcanbaş, bunları kahramanlık, balayı, hayal kırıklığı ve düzene dönme evresi olarak sıraladı. Kahramanlık evresinin 2 saat ile 3 gün arasında olduğunu kaydeden Dr. Mert Akcanbaş, balayı evresinin 3 gün ile 3 hafta arasında süren dönem olduğunu kaydetti.

Deprem sonrası şuan da hayal kırıklığı evresi yaşanıyor

Hayal kırıklığı evresinin 3 hafta ile 3 ay arasında devam ettiğini kaydeden Dr. Mert Akcanbaş, düzene dönme evresinin 3 ay ile 36 ay arasında olduğunu belirterek “Afet bölgesindeki halk şu anda arama kurtarma çalışmalarının durduğu, yardım faaliyetlerinin azaldığı, medyanın dolayısı ile kamuoyunun bölgede olan bitene ilgisinin azaldığı hayal kırıklığı evresindedir.” dedi.

İntiharlarda 2 yıllık süreye dikkat!

Büyük travmalar sonrası toplumda görülen intiharlarda değişiklikler yaşandığını kaydeden Dr. Mert Akcanbaş, “Dünyanın farklı afet bölgelerinde yapılan çalışmalara göre kahramanlık ve balayı dönemlerinde intihar oranları afet öncesi intiharı düşünen kişiler arasında bile düşmekte, hayal kırıklığı evresinden itibaren 2 yıl artmakta  ve sonra normale dönmektedir. Ancak bu normale dönüş sonrası 5 yıl sonra bile intihar oranları afetzedeler arasında artmaktadır” uyarısında bulundu. 

Psikolojik ilk yardım uygulanmalı

Dr. Mert Akcanbaş, bu durumu kontrol altında tutmak için afetten 30 gün içinde yani stres akut dönemdeyken afetzedelerden çok etkilenenlere psikolojik ilk yardım uygulanması ve  bu kişilerin yaşamlarındaki barınma, gıda, iş, mali konular, vesaire tüm stresörlerin el birliğince azaltılması gerektiğini söyledi.

Travma mağdurları farklılık gösteriyor

Psikoloji ve psikiyatrinin en önemli referans kitabı olan DSM V’nin (5. versiyon) mağdurları Koşul A diye adlandırılan birinci maddesinde verdiğini kaydeden Dr. Mert Akcanbaş, bu koşula göre mağdurların aşağıdaki kişiler olduğunu söyledi: 
i. Travmayı bizzat yaşayanlar
ii. Travmatik olayın başkalarının başına geldiğine tanık olanlar
iii. Sevdiklerinden veya aile bireylerinden birinin travma yaşadığını öğrenenler
iv. Travmatik olayın sevimsiz ayrıntılarıyla yineleyici veya aşırı düzeyde karşı karşıya kalmak (arama kurtarmacılar, acil yardım ekip üyeleri, itfaiyeciler, gazeteciler vesaire)

Travma mesafe tanımadı 

DSM V’in son kategorideki kişilere “tanı ölçütü uygulanamaz” notu düştüğünü belirten Dr. Mert Akcanbaş,  “Halbuki bölgeden uzak, bölgede hiçbir yakını bulunmayan insanları en son afette sabahlara kadar televizyon ve sosyal medyadan kurtarma çalışmalarını izlediklerini, bu kişilerin günlük yaşamlarında travmatik pek çok belirtiyi yaşadıklarını hepimiz gördük.  Sonuçta DSM I'in yayınlandığı 1954 yılından itibaren travmatik stres ve bağlantılı bozuklukları  farklı hastalık kategorilerinde değerlendirilen ve oluşum koşulları sürekli revize edilen DSM sistemin bundan sonraki versiyonlarında kanımca gerçek olayları medya, televizyon gibi kanallardan sürekli izleyenleri de mağdur kapsamına alması gerekmektedir.” diye konuştu. 

Ülkemizde kolektif empati yüksek orandadır

Geniş bir coğrafyayı etkileyen afetlerde toplumda ortaya çıkan kolektif empati kavramına değinen Dr. Mert Akcanbaş, “Kolektif empati ya da sosyal empati diyebileceğimiz olgu kişisel empatinin daha geniş alanda etki göstermesi yani başkalarını ve uzak sosyal grupları onların yaşadıklarını adeta yaşamışcasına anlamak ve onların hislerine ortak olmak anlamındadır. Nitekim bunu son afette gördüğümüzü sanıyorum. Yurdun her yerinden olayla hiçbir şahsi deneyimi olmayan insanların bölge halkına yardım için devreye girmeleri, belediyeler gibi farklı kurumların görevleri olmadığı halde ellerindeki kaynakları bölgenin acı ve gereksinimlerini azaltmak için kullanmaları bence ülkemizde kolektif empatinin yüksek oranda olduğuna işaret etmektedir” diye konuştu.

Sel felaketi travma sürecini uzatmıştır

Aynı coğraifi bölgede henüz yaşanan farklı depremlerin olumsuz etkileri atlatılmadan sel felaketinin yaşanmış olmasının çok acı verici olduğunu da kaydeden Dr. Mert Akcanbaş, “Travmatik stres belirtilerini arttıran başlıca faktörlerden biri, travmatik deneyimin sayısı ve süresidir. Depremden kurtulan halkın tekrardan ölüm riskiyle karşılaşmış oluşu travma sayısını arttırdığı gibi süreci de uzatıyor” diye konuştu.