SİYASET

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN KILIÇDAROĞLU'NA SERT CEVAP! 160'LI MASA KURSALAR'DA TOKADINDAN KURTULAMAZLAR..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun 6'lı masayı genişletme açıklamalarına ilişkin, "Masadaki ortakları çoğaltmak netice vermez. Bu millet irade, eser, hizmet ister." dedi.

Abone Ol

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 28. Yasama Dönemi'nin bu ilk grup toplantısında sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Meclisimizin yeni yasama döneminin ve grup toplantımızın ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. 14 Mayıs tarihinde aziz milletimizin takdiri ile AK Parti listelerinden milletvekili seçilen siz kardeşlerimi ayrı ayrı tebrik ediyorum. Milletvekilliği vazifeniz hayırlı olsun. Allah utandırmasın.

Ülkemize, milletimize ve davamıza hizmet yolunda rabbimden sizlere muvaffakiyetler niyaz ediyorum. 27. dönemde milletvekili sıfatı ile yüce meclis çatısı altında çalışan demokrasi mücadelemize omuz veren tüm arkadaşlarımıza buradan bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Hayatını kaybeden milletvekillerimizi rahmetle yad ediyorum. Daha fazla çalışarak, daha fazla eser ve hizmet üreterek, milli iradeyi daha da güçlendirerek bu kardeşlerimizin hatıralarını yaşatacağız.

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerini her anı hafızalara kazınan muhteşem bir zaferle tamamlamanın bahtiyarlığı içindeyiz. Gerek 28 Mayıs gecesi Külliyemizde yaptığımız balkon konuşmamızda, gerekse göreve başlama törenimizde seçim zaferimizde emeği olan desteği ve duası olan herkese teşekkürlerimizi göndermiştik. Gurubumuzun bu ilk toplantısı vesilesiyle bir kez daha tarihimizin en kritik seçimlerinden birini zaferle taçlandıran herkese, her bir dava arkadaşıma, teşkilatımızın tüm mensuplarına buradan şükranlarımı sunuyorum. Seçim kararının alındığı 10 Mart tarihinden itibaren canla başla çalışan genel merkez birimlerimize, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza, il ilçe belde teşkilatlarımıza, kampanya ve strateji ekibimize, tüm adaylarımıza, aday adaylarımıza, mahalle ve köy temsilcilerimize yürekten teşekkür ediyorum. Milletimizin emanetine sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar fedakarca sahip çıkan, hileye hurdaya, milli irade gaspına izin vermeyen tüm sandık müşahitlerimize tebriklerimi iletiyorum. 

"İttifakımızı hamdolsun daha da güçlendirdik"

Bu seçimlerde kendi teşkilatlarımız yanında Cumhur İttifakı'nda beraber hareket ettiğimiz ortaklarımızla olağanüstü çaba harcadık. Sergilediğimiz dayanışma ile çıkar birlikteliği değil ilkeler ve mefkureler ittifakı olduğumuzu bir kez daha gösterdik. Kıymetli genel başkanlar ile deprem bölgesindeki kardeşlerimizin acılarını beraber paylaştık. Milletimizin hayalini süsleyen pek çok projenin açılışını birlikte yaptık. Seçim mitinglerimizde bizleri coşkuyla bağrına basan milyonları beraber selamladık. 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü darbecilere direnirken meydanlarda kurduğumuz ittifakımızı hamdolsun daha da güçlendirdik. Buradan beraber omuz omuza mücadele verdiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi'nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye ve tüm ülkücü kardeşlerimize, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan'a ve tüm milli görüşçülere, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici'ye ve Alperenlere, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal'a ve arkadaşlarına, Hür Dava Partisi Genel Başkanı Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu ve arkadaşlarına en kalbi şükranlarımı sunuyorum.

28 Mayıs seçimleri öncesinde şahsımıza destek açıklamasında bulunan Sayın Sinan Oğan ile birlikte tavrını milli iradeden yana koyan herkese teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakı olarak bundan sonra da vatanımızın bekasını, milletimizin istiklal ve istikbalini en üstte tutmayı sürdüreceğiz. Biliyorsunuz inancımıza göre zaferin yegane sahibi Allah'tır. Zafere giden yolu ise dua ve destekleri ile aziz milletimiz döşemiştir. Bize oy versin ya da vermesin oyunu kullanan, tercihini demokratik yollarla gösteren tüm vatandaşlarıma özellikle uğradıkları onca hakarete rağmen iradelerine sahip çıkan depremzedelerimize teşekkür ediyorum. Deprem bölgesindeki kardeşlerimizin desteğini asla unutmayacağımızın bilinmesini istiyorum.

Aynı şekilde kimi zaman kilometrelerce yol gitme pahasına demokrasimize güç veren yurt dışındaki vatandaşlarıma minnettarlığımı özellikle ifade ediyorum. Gurbetçilerimiz her iki seçimde de adeta sandıklara koşarak sandıkları patlatarak Türkiye'nin iftihar vesilesi oldular. Bu seçimlerde tüm gözlerin Türkiye'ye döndüğünü gördük. Türk Cumhuriyetlerinden İslam dünyasına, gönül coğrafyamızda seçim sürecimiz yüz milyonlar tarafından yakından takip edildi. Dün yine İslam dünyasından bir ülkenin ismini vermeyeceğim temsilcisi ziyaretime geldi. Dedi ki, bizde AK Parti'ye çıkan oy yüzde 99. Tabi bunlar bir şeyi gösteriyor.

Ne diyorlar? 6'lı masa. Şimdi ne diyor? Gerekirse 16'lı masa. Yetmez, bunu daha da artırman lazım. Masadaki ortakları çoğaltmak netice vermez. Bu millet irade ister, eser ister, hizmet ister. Yalanla, dolanla, talanla bir yere varılmaz. Nasıl İstiklal Harbi'mizde milyonlar milletimizle kenetlenmişse aynı kader ortaklığı 28 Mayıs öncesinde de sahnelendi. Afrika'dan Asya'ya yüz milyonların duasını aldık. 3 kıta 7 iklimde kardeşlerimiz ellerini semaya bizler için kaldırdı. Seçim zaferimizi bizler nasıl kutlasıysak emin olun dostlarımız da aynı heyecanla, aynı sevinçle kutladılar. Dünyanın dört bir tarafından bizim için gözyaşı döken, haftalar boyunca bizlere hayır dualarını gönderen herkese şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Burada ismini sayamadığımız tüm kardeşlerimize son ana kadar seçim başarımız için çalışmış teşkilatımızın güzide mensuplarına şahsım, partim ve milletim adına en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Rabbime şahsıma böyle vefakar yol arkadaşları, dava arkadaşları, mücadele arkadaşları verdiği için sonsuz hamdüsenalar ediyorum.

Her açıdan çok zorlu bir seçim sürecini geride bıraktık. Sadece parti olarak değil, ülkemiz siyasi tarihinin en kritik seçimlerinden birini yaşadık. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin milletimizin maziden atiye uzanan kutlu yolculuğunda neye tekabül ettiği zamanla daha iyi anlaşılacaktır. Bu seçimlerin tıpkı 14 Mayıs 1950 ve 3 Kasım 2002 seçimleri gibi demokrasi mücadelemizde yeni bir merhale olduğu ortaya çıkacaktır. Türkiye'nin nasıl büyük bir varta atlattığını, uçuruma düşmekten son anda nasıl kurtulduğunu zamanla daha net göreceğiz. Muhalefetin yanında kimlerin sıralandığına baktığımızda zaten bunun işaretlerini alıyoruz.

"Kurdukları masa hiç bir zaman kumar ve pazarlık masasından öteye geçemedi"

Hatırlarsanız yaklaşık 1,5 sene önce bunlar malum bir masa kurdular. Kıyıda kenarda kim varsa oy oranlarına bakmadan hepsini masaya topladılar. Yaptıkları onca toplantının, görüşmenin sonunda millete proje namına elle tutulur tek bir şey sunamadılar. Adına ne derlerse desinler kurdukları masa hiç bir zaman bizzat kendi tarifleri ile bir kumar ve pazarlık masasından öteye geçemedi. Bu masaya ben kumar masası demedim. Noter masası da demedim. Diyen kim? O masanın etrafındakiler. Bu kadar açık bu kadar basiretsiz ve neticesi de ortada. Güya parlamenter sisteme güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri döneceklerdi. Ama 7 tane Cumhurbaşkanı yardımcısının olduğu, sabah erken kalkanın bakanlık kaptığı, hiç bir ilkenin ahlaki çizgisinin bulunmadığı ucube bir sistemi millete dayattılar. Vizyon ve proje konusundaki açıklarını kapatabilmek için son yılların en kirli, etik ve edep dışı seçim kampanyasını birlikte yürüttüler. Ortada öyle bir mesele yokken yayınladıkları videolarla mezhep ve etnik köken fitnesini körüklemeye kalktılar. Siyasi hayatımızın hiç bir aşamasında müdahale etmediğimiz hayat tarzı üzerinden vatandaşa korku saldılar.

Başörtüsüne anayasal güvence çağrısı

Bay bay Kemal bizim vatandaşımızın hayat tarzı ile yakından uzaktan alakamız yoktur. O sizin derdiniz. Siz bu ülkede milletin hayat tarzı ile hep uğraştınız ve sahtekarlık yaptınız. Yeri geldi her zaman başörtüsüne saldırdığınız halde seçim kampanyasında milleti aldatmak için aldınız yanınıza bir iki tane başörtülü kızımızı veya kadınızımızı onlara rozet takdınız bak biz de başörtülülerden yanayız dediniz. Ama yalan, sahtekarlık yapıyorsunuz. Hadi gel ne dedik seçim öncesi anayasa yapalım. Bu anayasada başörtüsü konusunu masaya yatıralım bunu çıkaralım. Bak şimdi yine söylüyorum, eğer dürüstseniz, samimiyseniz, yeni yasama döneminde başörtü meselesini anayasa ile teminat altına alalım. Dürüst olmazsanız sadece grup toplantısı salonunda değil 780 bin kilometre karelik vatan toprağında sizi millete bangır bangır anlatacağım.

Kandil'den Pensilvanya'ya kadar terör baronlarının destek beyanlarına bir kez olsun itiraz ettiniz mi? Bay bay Kemal sana söylüyorum ettiniz mi? Ortakların itiraz etti mi? Hiç biri itiraz etmedi. Edemezsiniz, niye? Dirsek temasınız var. Onlarla berabersiniz. Dürüst değilsiniz. Ve uçkuru kaptırmışsınız uçkuru. Küresel güç odaklarından aferin alabilmek adına toplumun bekasını tehdit eden LGBT belasını meşrulaştırmaya çalıştınız. Bay bay Kemal siz LGBT'cisiniz. Yanınızdakiler de LGBT'ci. Ama ne AK Parti ne MHP, ne Cumhur İttifakı'nın diğer üyelerinde böyle bir bela yok. Aramızdaki fark bu.

"Sandıkların dörtte biri dahi açılmadan zafer ilan etmeye kadar nice skandalı yüzümüz kızararak izledik"

Seçim kazanmak uğruna faşizmi, ırkçılığı, nefret söylemleri ve ayrımcılığı en azami şekilde kullanmaktan çekinmediniz. İnsanımızı tehdit etmekten, depremzedelerimize yönelik ahlakla, vicdanla ve insanlıkla bağdaşmaşan nobranlıklara kadar her yolu denediniz. Bilhassa 14 Mayıs-28 Mayıs arasında yaşananlar birer kara leke olarak faillerinin alnına yapışmıştır. Siyaset sahnesinde kaldıkları sürece o leke oradan çıkmayacaktır. Bunlarla birlikte kampanya döneminde ilkokul müsameresini andıran ucuz siyasi şovlara da maalesef şahit olduk. Milletin kendilerine layık görmediği unvanları tepe tepe kullanmaktan daha sandıkların dörtte biri dahi açılmadan zafer ilan etmeye kadar nice skandalı yüzümüz kızararak izledik. Buldunuz iki tane belediye başkanı onlarla beraber bunları yapmaya gayret ettiniz. Ne oldu? Neredeler şimdi? Kayıplar hadi şimdi onlarla beraber yine dolaş. Ben yanlız bir adres vereyim. İki tane koltuk yanına al. Koltukların birini İstanbul'a birini de Ankara'ya ver. Onlar da o koltuklarda otursunlar. Çünkü bunlara cumhurbaşkanlığı koltuğu veremedin. Hiç olmazsa sözde genel başkan yardımcılığı koltuğu ver. Bunu da yapamazlar, korkarlar. Altımızdan koltuk da kaçtı gitti, kaydı gitti derler.

"Siyasetin kalitesini ve kalibresini artırmak için var gücümüzla çalışacağız"

Bütün bunları yapanlar belki utanmadı. Ama biz onların kendilerini düşürdüğü durumları görünce onlar adına inanın icap duyduk. Tarih kuşkusuz en adil hakemdir. Herkes tarih ve millet önünde yaptıklarının hesabını verecektir. Tarih hükmünü verene kadar bizim görevimiz demokrasimizi bekasına tehdit oluşturan bu tür kötülüklerden korumaktır. Bizim sorumluluğumuz siyasi kurumunun itibarını sarsan hadiselerin tekrarlanmasına engel olmaktır. Önümüzdeki dönemde siyasetin kalitesini ve kalibresini artırmak için var gücümüzla çalışacağız. Ben sizlere inanıyorum. 

Seçimleri kazanmakla aynı zamanda işte böyle bir kuşatmayı da yardık. Muhalefetin hiç bir temeli olmayan korku, istismar ve yalan siyasetini asaletimizden taviz vermeden sürdürdüğümüz çalışmalarla hamdolsun boşa çıkardık. Onlar popülizm bataklığında her gün biraz daha boğulurken biz halkımızın huzuruna yine eser ve hizmet siyasetemizle çıktık. Yaptıklarımızı anlattık. Projelerimizi ortaya koyduk. Türkiye'ye dair hedeflerimizi açıkladık. Toplumumuzun tüm kesimlerine yönelik planlarımızı paylaştık. Alt yapıdan üst yapıya kadar durmak yok yola devam dedik. Seçim çalışmalarımız sırasında dahi 85 milyona yeni müjdeler vermeye devam ettik.

"İkinci turda 87 seçim bölgesinin hepsinde oylarımızı artırmayı başardık"

Birileri koltuk peşinde koşarken biz farkımızı işte böyle gösterdik. Milletimiz de bizim bu samimi gayretlerimizi görmüş ve ödüllendirmiştir. Sandık sonuçları Anadolu irfanının hafife alınmaması gerektiğini tekrar hatırlatmıştır. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri ile vatandaşımızın gönlündeki alternatif yerimiz tescillenmiştir. Birileri hazmetmekte zorluk çeksede karşımızdaki tablo şudur; Cumhurbaşkanı Seçimi'nin ikinci turunda geçerli oyların 27 milyon 834 bin 589'unu alarak yüzde 52,18 oy oranı ile büyük bir zafer elde ettik. Ezici bir çoğunlukla milletimizin güvenine ve teveccühüne bir kez daha hem de tartışmasız bir şekilde mazhar olduk. İkinci turda 87 seçim bölgesinin hepsinde oylarımızı artırmayı başardık. Ülkemizin 81 vilayetinin 52'sinde rakibimize göre yarışı önde tamamladık. 10 ilimizde yüzde 73 ve üstü. 10 ilçemizde ise yüzde 84 ve üstü oy oldık. Vilayetlerimizde Bayburt yüzde 82,45 ile ilçelerde ise Şanlıurfa Harran yüzde 95,35 oy oranı ile şahsımıza en yüksek oyu veren yerler oldu.

Depremde en ağır yıkımı yaşayan Hatay'ın 28 Mayıs'ta tercihini bizden yana kullanması bizi ayrıca mütehassıs etti. Desteğini esirgemeyen her bir vatandaşımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İnşallah bu illerimize olan şükran borcumuzu Kurban Bayramı'ndan sonra yapacağım ziyaretlerle bizzat ödeyeceğiz. Meclis boyutunda 14 Mayıs'ta Cumhur İttifakı olarak yüzde 49,5 oy oranı ile 323 milletvekili kazandık. Partimizin oy oranı ise 35,62 ile 268 milletvekili şeklinde tecelli etmiştir. AK Parti 2002'den beri sandıktan birinci çıkma rekorunu korumuştur. Bununla birlikte hedeflerimizin gerisinde kaldığımızın da şuurundayız. 27. döneme göre Meclis'teki sandalye sayımızda oluşan farkı asla görmezden gelemeyiz. 

Zaferimizi kutlarken milletimizin sandık yolu ile bize ve partimize verdiği mesajlara kayıtsız kalamayız. Bu anlayışla gerek oy oranı gerek milletvekili sayısı noktasında oluşan tabloyu tüm boyutları ile en ince detayına kadar değerlendiriyoruz. Mazeret aramadan, bahanelere sığınmadan hele hele vatandaşı suçlama gafletine düşmeden kendi iç muhasebemizi açık yüreklilikle yapıyoruz. Merkez Yürütme Kurul ve Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantılarımızda arkadaşlarımızın değerlendirmelerini dinleme fırsatı buldum? İnşallah bu süreci kuyumcu titizliliğinde çok hassas bir şekilde yürüteceğiz. Bakılmadık, incelenmedik, üstü açılmadık hiç bir nokta bırakmadan muhasebe ve murakebe sürecimizi neticelendireceğiz. Tespit ettiğimiz eksikleri giderecek, hatamız kusurumuz varsa düzeltecek, milletimizin çizdiği istikamette yolumuza devam edeceğiz.

Seçmen sandıkta sadece bize ve partimize değil muhalefete de pek çok mesajlar vermiştir. Hatta en büyük mesajın muhatabı tüm unsurları ile muhalefetin bizzati kendisidir. Milletimiz özellikle muhalefetin zihniyetinde ve siyaset pratiğinde köklü bir değişim istediğini göstermiştir. Seçmenden yükselen her itiraza, her eleştiriye kulak tıkayan, tıpış tıpış oy vereceksiniz diye sürekli aday dayatan, halkın taleplerini beklentilerini, isteklerini görmezden gelen, vatandaşın kendilerine oy vermeye mecbur olduğu zannına katılan hasılı milli iradeyi ve milletin tercihlerini yok sayan kibirli zihniyet bir kez daha duvara toslamıştır. Başta CHP olmak üzere muhalefetin sandıktan çıkan mesajları doğru okuyup gereğini yerine getirmekten başka seçeneği yoktur. Muhalefet ya milli irade ile barışacak, ya da marjinalleşecektir. CHP Genel Başkanı değil 16'lı 160'lı masa da kursa sandıkta milletin tokadını yemekten kurtulamaz.

Biz bu tespitlerimizi söylerken asla kendi çıkarlarımızı düşünmüyoruz. Değişim meselesini dillendirirken meseleye dar kalıplardan bakmıyoruz. Çünkü bir iktidar partisi için en ideal muhalefet Türkiye'de olandır. Ama biz rakiplerinin zayıflığından medet uman bir parti değiliz. Biz karşısındakilerin çapsızlığına bel bağlayan bir hakreket de değiliz. Bilakis biz bunlardan şikayet eden, siyaset arenasında kendi cüssesine, vizyonuna, ufkuna uygun rakip arayan bir kadroyuz. Muhalefet ile ilgili değişim çağrılarımızda şahsi ikbalimizi değil ülkemizin huzurunu, esenliğini ve geleceğini dikkate alıyoruz. Türkiye büyüsün istiyoruz. Türk demokrasisi güçlensin istiyoruz. Her alanda standartlarımız yükselsin istiyoruz. İnsanımız hak ettiği hizmetlere daha kısa sürede kavuşsun istiyoruz. Ülkemiz iktidarı ile olduğu gibi muhalefeti ile de dünyada göz doldursun, örnek alınsın, örnek gösterilsin istiyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yaşına muhalefet yapma pratiğini de kökten değiştirmiş bir ülke olarak girelim istiyoruz. Diğer türlü hedeflerine koşar adım giderken Türkiye'nin bir ayağı aksamaya maalesef devam edecektir. Diğer türlü millet varlığımıza yönelik tehdit ve tehlikeleri savuşturmamız zorlaşacaktır. Tüm bu meydan okumaların üstesinden gelebilmemiz bizim gayretlerimizin yanında muhalefetin daha vizyoner, daha kuşatıcı, daha yerli ve milli bir çizgide siyaset yapmasına bağlıdır.

Baba oğul arasındaki taht mücadelelerinin bizim açımızdan hiç bir kıymeti yoktur. Birisi baba olmuş biri oğul olmuş bize ne. Bizim nazarımızda zaten batan geminin dümenine o gelmiş bu gitmiş hiç bir anlamı ve önemi yoktur. Asıl mesele muhalefetin millete parmak sallamaktan vazgeçmesidir. Asıl mesele muhalefetin milli irade ile 73 yıllık kavgasını bitirmesidir. Asıl mesele sahte gündemler yerine ülkenin sorunlarına odaklanmasıdır. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu yönde atılacak her adımı desteklemeye hazır olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum.

Türkiye Yüzyılı ile aynı zamanda ülkemizin önüne yeni bir siyaset vizyonu koyuyoruz. Hayırda ve hizmette yarışırken millet merkezli bir anlayışla hareket edelim diyoruz. Siyasi mücadelemizi yürütürken hep birlikte Türkiye eksenine bağlı kalalım diyoruz. İktidarı ve muhalefeti ile söz konusu vatanın bekası, ülkenin güvenliği, milletimizin birlik ve dirliği, devletimizin çıkarları olunca farklılıklarımızı bir tarafa bırakıp ortak paydada buluşabilmeliyiz. 21 yıllık iktidarlarımız döneminde bu büyük mutabakatı sağlama yönünde sayısız adım attık. Her seçim sonrasında bize oy verenlerle birlikte siyasi tercihi farklı yönde tezahür eden vatandaşlarımıza da el uzattık. Kampanya dönemlerinde maruz kaldığımız onca hakarete, haksızlığa, hukuksuzluğa, yalana, bühtana, siyasi rekabete sığmayan bel altı vuruşa rağmen gönül kapılarımızı tüm vatandaşlarımıza sonuna kadar açtık. Ancak özellikle siyaseti bir ikbal kapısı olarak gören çevrelerin anlamsız direnişi ile karşılaştık.

İdeolojik önyargılarından bir türlü sıyrılamadılar. Geçmişin yüklerini sırtlarından bir türlü atamadılar. Meselelere Türkiye merceğinden bir türlü bakamadılar. Milletin sandıkta verdiği mesajları bir türlü doğru okuyamadılar. Türk siyasetinin nereye evrildiğini bir türlü göremediler. Ülkemizde ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri doğru analiz edemediler. Küçük olsun benim olsun mantığını bir türlü terk edemediler. Bir kaç haftalık göz boyama şovlarından sonra eski kodlarına, eski söylemlerine, eski siyaset yapış tarzlarına tekrar geri döndüler. Bugüne kadarki tercübelerimizin bize öğrettiği şudur; Sahne önündekiler değişse de perde arkasındakiler hep aynı kaldı. Şahısların değişmesi asla ve asla bir zihniyet değişimine yol açmadı. Halka tepeden bakan faşist zihniyet kabuk değiştirerek varlığını korumayı başardı. Üzülerek görüyoruz ki 28 Mayıs'tan sonra aynısı tekerrür etti. Samimi bir özeleştiri vermek yerine seçim yenilgisinin faturası yine millete çıkartılıyor suç, hata ve kabahat yine vatandaşda aranıyor.

"FETÖ'cülerle iş birliği yaparak siyaset tarlasına rüzgar ekmişlerdi"

Depremzede kardeşlerimize yönelik hakaretlerin ardı arkası kesilmiyor. Oy vermediler diye kırsalda yaşayan vatandaşlarımız aşağılanıyor. Bize partimize bakanlarımıza ve Merkez Bankası başkanımıza saldırmak suretiyle yaşanan hezimetin üstü kapatılmak isteniyor. Kimi millete ayar vermeye, sağa sola tehditler savurmaya devam ediyor. Problemin asıl kaynağını teşkil eden faşist zihniyetin sorgulanmasına asla izin verilmiyor. Fakat son tartışmaların öncekilerden bazı önemli farkları var. Bu fark muhalefetin besleyip büyüttüğü canavarla ilk defa kendisinin de yüzleşmek mecburiyetinde kalmasıdır. Bize karşı pervasızca kullandıkları trol orduları ile tetikçi kalemler bugün zehirli dillerini ve eleştiri oklarını sahiplerine çevirmiştir. Basın özgürlüğü kılıfı altında sırtlarını sıvazladıkları ahlak fukaraları hedef tahtasına bu sefer muhalefeti yerleştirmiştir. AK Parti'yi ve Cumhur İttifakı'nı karıştırmak için kullandıkları ne kadar aparat varsa hepsi bugün muhalefete yönelmiştir. Masadan kısa süreli kalktığında ittifak ortaklarına yaptıklarının aynısına bugün bizzat kendileri muhatap oluyor. FETÖ'cülerle iş birliği yaparak siyaset tarlasına rüzgar ekmişlerdi. Bugün bu tarladan kendileri fırtına biçiyor.

Bakınız biz bu konuda tüm samimiyetimizle muhalefeti yıllardır uyardık. Rakibi ısırıyor diye akrep beslenmeyeceğini kendilerine anlattık. Gelinen noktada ikazlarımızda ne yazık ki haklı çıktığımızı görüyoruz. Muhalefin yaşadıklarını göz önünde tutarak hatasını anlamasını diliyoruz. Siyase mücadelenin artık centilmence yürütülmesini temenni ediyoruz. Muhalefet ne yaparsa yapsın biz işimize bakıyoruz, işimize bakacağız. Nasıl onlar kavga gürültü ile vakit öldürürken biz eser zincirimize yenilerini eklemişsek önümüzdeki 5 sene boyunca yine aşkla, heyecanımızla, hiç bir şey kaybetmeden milletimize hizmet etmeyi sürdüreceğiz.

Türkiye Yüzyılı'mızın inşasına hamdolsun fasılasız bir şekilde başladık. Milletvekillerimizin ardından yeni kabine üyelerimiz de yemin etti eser ve hizmet bayrağını önceki arkadaşlarımızdan devraldı. Yeni bakan arkadaşlarımıza başarılar dilerken 28. Dönem milletvekilleri olarak yüce meclisimizin çatısı altında görev yapacak eski kabine üyelerimize de emekleri için tekrar teşekkür ediyorum. Bu arkadaşlarımız başkanlık yaptıkları komisyonlarda inanıyorum ki tecrübe, birikim ve kabiliyetleri ile göz dolduracaklardır. Yürütme ile birlikte yasama organlarındaki tüm görevlendirmeleri de tamamladık. Grup yönetimimiz, meclis başkanlık divanımız, komisyon başkan ve üyelerimiz belirlendi. Önceki gün yapılan MKYK toplantımızda da boşalan Merkez Yürütme Kurulu üyeliklerine atamalarımızı gerçekleştirdik. Tüm arkadaşlarımıza Allah'tan muvaffakiyetler diliyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığına Cumhur İttifakı'nın aday gösterdiği İstanbul Milletvekilimiz Sayın Numan Kurtulmuş seçildi. Genel Başkanvekilliğinin yanı sıra daha önce Başbakan Yardımcısı ve Bakan olarak davamıza hizmet etmiş Numan Kurtulmuş'un Meclis başkanlığı görevini hakkıyla yerine getireceğine inanıyorum. Aynı şekilde 27. Yasama Dönemi Meclis Başkanlığı görevini başarıyla ifa eden Sayın Mustafa Şentop'a da şükranlarımı sunuyorum. Başkalarında kavga sebebi olan bu görevlendirmeleri biz bayrak yarışı olarak görüyoruz. 2002 yılından beri hep her dem yeniden doğarız bizden kim usanası anlayışı ile hareket ettik bugünlere geldik.

Halkımızın beklentisine uygun şekilde kadromuzu yaklaşık yüzde 65 oranında yenilemiş olduk. AK Parti'nin bu özelliğinin ne kadar kıymetli olduğunu muhalefetin içler acısı haline bakınca daha iyi anlıyoruz. Bizansı çırak çıkaracak oyunların hepsi koltuk kapmaca yarışında tek tek sahneye konuyor. Daha düne kadar güya birbirleri ile can ciğer kuzu sarması olanlar birbirine demediklerini bırakmıyor, göreve gelirlerse ülkeyi barıştırmaktan bahsedenler bugün kavgadan, gürültüden, didişmeden başlarını kaldıramıyor. Nerede bunların genel başkanları? Ne zaman bunları bulacağız, ne zaman bunlarla görüşeceğiz? Çok iyi hesap uzmanı ama gel gör ki, bu hesap uzmanı hesaptan da bir haber. Elindeki milletvekillerinin 40 tanesini kaptırdı zaten. Bu hadisenin hiç birinin bizde yaşanmamasının sırrı bizim siyasete dava perceresinden bakmamızdır. Hiç bir hesabı yol ve dava arkadaşlığımızın önüne geçirmeyeceğiz. Aramızdaki şu muhabbete, şu kardeşliğe asla gölge düşürmeyeceğiz. Başkaları gibi bölüne bölüne değil üstadın o veciz ifadesinde anlamını bulduğu gibi pekleşe pekleşe büyümeye devam edeceğiz.

"Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun görüşmeleri dün uzlaşmayla neticelendi"

Kabinemizin teşekkülü ile birlikte vatandaşlarımızın taleplerini, ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamaya süratle başladık. Küresel piyasalara göre oldukça iyi buğday ve arpa alım fiyatı açıklayarak üreticilerimizi sevindirdik. Emeklilerimizden gençlerimize, deprem bölgesindeki vatandaşlarımızndan engellilerimize, ihracatçılarımıza kadar toplumumun çeşitli kesimlerine yönelik müjdelerimizi paylaştık. İlk kabine toplantımızın ardından başlayan  Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun görüşmeleri dün uzlaşmayla neticelendi. 2023 yılının ikinci yarısında brüt asgari ücret tutarını 13 bin 414 liraya, net asgari ücret tutarını ise 11 bin 402 liraya yükselttik. Bu artışla yüzde 34 gibi enflasyonun üzerinde refah payını da içeren bir oranla ara zammı gerçekleştirdik. Geçtiğimiz yılın ikinci yarısına göre ise asgari ücreti yüzde 107 oranında artırmış olduk. Son rakamla birlikte asgari ücret 2002 yılına göre reel olarak yüzde 312 artış göstermiştir. Şimdi çıkmış bay bay Kemal bak yine bize kaldı bu iş diyor. Ne sana kaldı? Sen şu anda maalesef tilki marifetiyle koşturup duruyorsun. Yetişemediğin üzüme koruk demeye devam ediyorsun.

Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz dedik, ezdirmedik. Refah artışından da faydalanmalarını sağlıyoruz sağlayacağız. Ayrıca 400 lira olarak uyguladığımız asgari ücret desteğini önümüzdeki 6 ay boyunca 500 lira olarak uygulayacağız. Kanun teklifini inşallah arkadaşlarımız en kısa sürede Meclis'in kararına sunacaktır. Kurban Bayramı arifesinde çalışanlarımıza ikinci bir bayram sevinci yaşatacağımıza inandığım yeni asgari ücretin hayırlı olmasını diliyorum.

"Memur maaşları ile ilgili verdiğimiz sözleri de yerine getireceğiz"

Seçim döneminde açıkladığımız memur maaşları ile ilgili verdiğimiz sözleri de inşallah yerine getireceğiz. Türkiye'nin artan refahından, büyüyen ve kalkınan ekonomisinden 85 milyonun tamamının hak ettiği payı almasını temin edeceğiz. Ekonomi yönetimimize bu noktada çok ağır sorumluluklar yükledik. Cumhurbaşkanı Yardımcılığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankamız arasında koordinasyonu tesis ettik. Güçlü, uyumlu, yetkin bir ekip kurduk.  

Geçen hafta Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet beyin riyasetinde tüm üyelerin katılımı ile Ekonomik Koordinasyon Kurulu ilk toplantısını yaptı. Türk ekonomisini yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümekte kararlıyız. Vatandaşımızın aşını, işini, ekmeğini koruması ve büyütmesi bu dönemde de önceliklerimizin başındadır. Uzun mücadeleler sonucunda elde ettiğimiz kazanımlarımızdan geriye gidişe asla izin vermeyeceğiz. Depremlerin yaralarını sararken enflasyonla mücadele konusunda kararlı adımlar atacağız. Halkımızın geniş kesimlerini enflasyonun etkisinden korumaya yönelik çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. 2022 yılı haziran ayında yaptığımız geçici düzenleme ile yenilenen konut kira sözleşmelerinde kira artırım oranını yüzde 25 ile sınırlamıştık. 2023 yılı temmuz ayından itibaren yenilenecek konut kira sözleşmeleri için de aynı uygulamayı sürdüreceğiz. Bundan sonra da üreticilerimizi destekleyeceğiz. Sanayicilerimizi teşvik edeceğiz. İhracatçılarımızın önünü açacağız. İhtiyaç sahiplerinin elinden tutacağız. Çiftçilerimizin yanında olacağız. Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapana kadar durmadan, dinlenmeden, soluklanmadan koşturacağız.

Bununla ilgili yol haritamızı oluşturacak, hükümet programına 12. Kalkınma Planımız ile orta vadeli programın hazırlıklarına başladık. Çalışmalarımızı tamamladıktan sonra kamuoyunun takdirine sunacağız. Ülkemizi ruhunu darbecilerin üflediği mevcut anayasasından kurtarmayı da ekonomideki mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Türkiye Yüzyılı'nın darbe ürünü bir anayasa üzerinde yükselmesi mümkün değildir. Farklı siyasi gelenekten gelen 15 siyasi partinin yer aldığı 28. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi bunu yapabilecek temsil kabiliyetine haizdir. Bu yönü ile yeni meclisimiz Türkiye Yüzyılı'nın kurucusu, mimarı ve mihmandarı olacaktır. Yasal ve idari tedbirler yanında Aile ve Gençlik Bankamızı faaliyete geçirerek inşallah bu yönde tarihi bir adım atacağız. Elbette bu süreçte 8 ay sonra yapılacak mahalli idareler seçimini asla ihmal etmeyeceğiz. 14 Mayıs ve 28 Mayıs'ta elde ettiğimiz psikolojik üstünlüğü yeni hamlelerle sağlamlaştıracağız. Hedefimiz tüm belediyelerimizi korurken son seçimler el değiştirenler öncelikli olmak üzere daha fazla belediyeyi kazanmaktır. Bilhassa büyükşehirlere daha çok eğilecek daha fazla asılacağız.