Dünkü, KONYA’YA LÂZIM! ORDU’YA “NE LÂZIM?” başlıklı yazımızda, Konya’da eski stad yerine Selatin Câmii yapılacak olması haberi ve fotoğraflarından hareketle, Ordu’da Millet Bahçesine câmiye Ordu Kent Konseyi’nin başını çektiği elitlerin karşı çıkması bağlamında düşüncelerimizi paylaşmıştık.
Mevzuyla alâkalı Sosyal medya paylaşımımıza gelen lehte yorumlara yer vermiş, diğerlerini de “Değerli okurlar, paylaşımlara gelen aleyhte yorumlar da yok değil. Onu da, yine aynı saatlerde Eskişehir’den Büyükerşen Belediyesi’nin câmi yıkma iradesine halkın protesto eylemi gelişmeleri bağlamında ele alacağız inşâllâh” demiştik. Yorumlara gelen yorumlar da var. İşte bunlar:
SELATİN CAMİLERİ BİTTİ!
Şekil Söve: “Camilerimiz bomboş, hazırını bile dolduramıyoruz. Selatin camii 30,50 milyona yapılır, israf sayılır. Tarihi selatin camileri tarihi olduğu için ziyaret ediliyor ordu ulu camii ziyaret eden var mı? Yeni nesil olduğu için hiç kimse ilgilenmiyor siz eğitimciler bu parayla kaç genç, çocuk kurtarılır siz daha iyi biliyorsunuz. Selatin camini ileri süren önder, söz sahibi ve akıl hocaları topluma rol model olacak 10 gencin yetiştirilmesi için güç birliği yapsınlar da bizde görelim ve destekleyelim Selatin camileri sadece bir adres, buluşma yerleri olmaktan öteye gitmiyor artık”
NE BU ŞİDDET, BU CELÂL?
Bu değerlendirmeleri, normal, tarafsız, şakin, doğal bir yorum olarak görüp, vatandaşın kendi mantığınca kabul edilebilir bulduk ilk etapta. Lâkin aynı arkadaş, Ünye’den yazan Süleyman Bey’e öyle bir yüklendi, taarruzda bulundu ki, muhatabın ne sıkleti, ne başpehlivanlığı ne peşrevi ve ne de cazgırlığı sökmez karşısında. Sükûnetten eser yok! İşte yoruma gösterdiği tepki:
ZEKÂTLA GANÎMETTEN, SİMİTLE ÇAYA!
Şekil Söve: Süleyman Aydın Memişoğlu; seni imam odasına girmene müsaade edene yazıklar olsun. Bu bile insanlara yukarıdan baktığının bir tezahürü. Lüzumsuz stada karşıyız. Asıl öküz altında buzağı arayan sizsiniz. Camiler cuma günü bile zor dolarken ne lüzum büyük camiye, İslam medeniyetine selatin camilerinin önemi büyüktü lakin bitti. Zira ganimet ve zekât fakirlere selatin camilerinde dağıtılıyordu, şimdi herkes parasını ofislerinde bankalarda topluyor, tutuyor. Selatin camilerde simit çay keyfi yapanlar hiç fakiri hakkıyla düşünen var mı?
Süleyman Aydın Memişoğlu: Şekil Söve, Benim muhatap olup cevap verdiğim kişi cevap vermeye değecek böylelerini muhatap almam
NİYET KÖTÜ, TEMENNÎ GÜZEL; İNŞÂLLÂH!
Osman Şahin: Seni inşallah Cami çarpar da minarenin altında kalırsın, mezarını da caminin temeline gömerler Nuri Kahraman yalaka din istismarcısı..
DİN İSTİSMARCISI YALAKA HA?
Yalaka ha, cevap için söylemiyorum da, siz herhâlde bu yazdıklarımızla siyasilere şirin gözükmeye çalıştığımızı zannediyorsunuz. Öyle bir şey olsaydı bizim burada seninle muhatap olmamıza gerek kalmazdı, onlar meseleyi ağır iradeleriyle hallederler, bize iş kalmazdı. Onlar inisiyatif almadığı için konu buraya gelmiş durumda.
Ha, bir yaranmadan söz edilecekse, biz haklı dâvâmızda karşılığı Allâh’tan bekliyoruz. Anlayanlara selâm olsun…
E.Pala: GÖSTERİŞ CÂMİSİNE KARŞIYIM!
Erdem Pala: “Cumadan cumaya dolacak olan İslam gösterişi için cami yapılmasına karşıyım. İhtiyaç varsa yapılsın biz de el atalım ama ihtiyaç yoksa gösterişe gerek de yok. Dinimiz gösteriş ve israftan uzak durun der”
“KÂLBİ MESCİTLERE BAĞLI KİMSE”…
Erdem Pala, ortalama mantıkla normal şeyler söylemiş gibi. Genelde böyle konuşuluyor ama biz Müslümanız, çocuklarımızın pencereyi açınca ufkunda câmi görmesini, savrulmamak adına burayı evinden sonra 2. Sığınak olarak kabullenmesini arzu ediyoruz. İstiyoruz ki, Yaratan Allah’ına Allâh’ın evi câmi sevgisiyle, Efendimiz Sav’ın övdüğü “kalbi mescitlere bağlı kimse” olarak gitsin, dünyası da, ahireti de mutlu olsun. Buna bizim ve de çocuklarımızın hakkı yok mu?
CÂMİ BELGESİ, ARŞIN GÖLGESİ…
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâlâ, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:
1-Âdil devlet başkanı,
2-Rabbına kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
3-Kâlbi mescidlere bağlı müslüman,
4-Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,
5-Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit,
6-Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,
7-Tenhâda Allah’ı anıp gözyaşı döken kişi.” (Buhâri, Müslim, Tirmizî, Nesâî)
SEVEN SEVDİĞİNE SÖZ SÖYLE(t)MEZ…
Bu Hadîs-i Şerîf'e göre, bir Müslümanı arşın gölgesinde gölgelendirecek şeylerin hepsi de bu dünyada ancak câmi merkezli yaşamak ve onun çevresi ve de gölgesinde bulunarak kazanılabilecek şeyler.
Bir de, câmi seven insan kolay kolay câmi aleyhine lâf edemez, böylelerine destek veremez. İnsan sevdiğini, aklı yatmasa da hoş görür. Sevmediği için de alâkasız hatalar üretir. Nitekim bizim kentimizde câmi deyince hop oturup hop kalkma var. Tahammülsüzlük var, rahatsızlık diz boyu.
ALLÂH’IN EVİ, KULUN DİLİ!
Diğer yandan, Câmi yapalım diyenlerin hangi kötü niyeti var ki hemen feryat ediliyor? Meseleye bir de böyle bakalım inşallah. Hepimiz öleceğiz ve de Allâh’ın huzuruna gideceğiz. Her ne kadar dilin kemiği yok deseler de, Allah’ın evi câmilere dair söz ederken azıcık duraksayıp düşünmeli derim! Takdir yine de sizlerin. Bizden sâdece söylemesi.
ORDU’DAN ESKİŞEHİR’E…
Evet, başta Eskişehir de demiştik ama Ordu bizi çok lâfa tuttu! Varınca göreceğiz ki, orası da Ordu gibi; fazlası var noksanı yok! Onu da gelecek sefere değerlendirelim inşallah diyor, hayırların feth şerlerin def’olması niyâzıyla cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes’selâm…