Bencillik, insan doğasının derinliklerinde yer alan ve çoğu zaman tartışmalı bir duygu olarak karşımıza çıkar.
Günümüz dünyasında, bireyselcilik ve kişisel hedeflerin ön plana çıktığı bir yaşam tarzı benimsenirken, bencillik çoğu zaman bu süreçte gizlice güçlenir ve farkında olmadan hayatlarımızı şekillendirir. Peki, bencillik tam olarak nedir? İnsanın varoluşunun doğal bir sonucu mudur, yoksa zamanla geliştirdiğimiz bir alışkanlık mı?
Bencillik, en temel anlamda kişinin kendi çıkarlarını başkalarınınkinden üstün tutması, kararlarını ve davranışlarını bu doğrultuda yönlendirmesi anlamına gelir. Herkesin zaman zaman kendi ihtiyaçlarına odaklanması normaldir; hatta hayatta kalmak ve mutlu olmak için kendi isteklerimizi ve ihtiyaçlarımızı dikkate almamız gerekir. Ancak bencillik, bu doğal ihtiyaçların ötesine geçip diğerlerinin zararına olacak şekilde sadece kendimizi ön planda tutmaya başladığımızda tehlikeli hale gelir.
İlginç olan, modern dünyada bencilliğin genellikle farklı kılıflarla gizlenebilmesidir. "Kendine yatırım yap", "Kendi mutluluğun her şeyden önemli", "Sadece senin ne hissettiğin önemli" gibi mesajlarla karşılaştığımızda, bencilliğin ince bir çizgide normalleştiğini görürüz. Aslında, kendi refahımızı ve mutluluğumuzu önemsediğimizde, bu bizi bencil yapmaz; aksine, dengeli ve sağlıklı bir birey olma yolunda önemli bir adımdır. Ancak bu dengenin bozulduğu anlarda bencillik yıkıcı bir güce dönüşebilir.
Birçok toplumda bireysel başarı ve özgürlük yüceltilir. Kariyer basamaklarını tırmanmak, kişisel hedeflere ulaşmak ve kendine değer vermek önemlidir; fakat bu süreçte etrafımızdaki insanları göz ardı etmek ya da onların çıkarlarını hiçe saymak, toplumsal bağlarımızı zayıflatabilir. İnsan sosyal bir varlıktır; başkalarıyla bağ kurmak, onlara empati göstermek ve yardımlaşma duygusunu yaşamak doğamızın bir parçasıdır. Bencillik, bu bağları koparıp bireyi izole edebilir.
Bencillik duygusu, aynı zamanda insan ilişkilerine de zarar verir. İkili ilişkilerde bencil davranışlar, güveni sarsabilir, sevgiyi ve saygıyı yok edebilir. Bir arkadaşlık ya da romantik ilişkide sürekli olarak kendi isteklerinin peşinden koşan, karşısındakini dinlemeyen ya da onun ihtiyaçlarına duyarsız kalan bir kişi, zamanla bu ilişkide yalnız kalacaktır. İlişkilerin temelinde paylaşım ve karşılıklı anlayış yatar. Bencillik, bu anlayışı kırar.
Ancak bencilliğin tamamen kötü olduğunu söylemek de yanıltıcı olabilir. Her insanın kendine zaman ayırmaya, kendi isteklerini ve ihtiyaçlarını ön plana almaya hakkı vardır. Bazen hayır demeyi öğrenmek, kendini korumak ve sınırlar koymak gerekir. Bunu yaparken bencilce davrandığımız hissine kapılsak da, aslında sağlıklı bir bireysel sınır oluşturuyor olabiliriz. Sorun, bu sınırların aşırıya kaçtığı, başkalarının haklarının ve duygularının göz ardı edildiği anlarda ortaya çıkar.
Sonuç olarak, bencillik insana dair doğal bir duygudur ve hepimiz zaman zaman bu duyguya kapılabiliriz. Önemli olan, bu duyguyu fark edip, başkalarına zarar vermeyecek şekilde dengeleyebilmektir. Empati, anlayış ve paylaşım, bencilliğin panzehirleridir. Kendi mutluluğumuzu ararken, başkalarının da mutlu olmasına katkıda bulunmayı unutmamalıyız. Çünkü insan, ancak birlikte var olabilir ve toplumsal bir varlık olarak tam anlamıyla huzur bulabilir.