Bayrampaşa’nın Cengaver Kadınına Veda

Abone Ol

Bazı insanlar vardır, hayatın yükünü omuzlarında taşırken bile gülümsemeyi eksik etmezler. Mücadeleyle büyür, mücadeleyle yaşar ve mücadeleyle göçüp giderler. İşte Seniha teyzem tam da böyle bir insandı.
Tam 55 yıl önce, babasının elini tutup İstanbul’a geldiğinde, önünde nasıl bir hayatın uzandığını bilmiyordu. Ama bir şeyi çok iyi biliyordu!
O, bu şehirde tutunacak, dimdik duracak, kimseye minnet etmeyecekti. Bayrampaşa’nın sokaklarında hayata karşı savaşmayı öğrendi. Bizim ailenin cengaveriydi. Neşesi hiç eksilmez, sohbeti herkesi sarardı. Ama en çok da koruyucu yanıyla tanınırdı.
Altı kız kardeşin ablası olmak kolay değildi. Ama o, hiç şikayet etmeden hepsini büyütmüş, tek tek evlendirip yuvalarını kurdurmuştu. Sonra, ancak kardeşlerinin düzeni sağlandıktan sonra, kendine de bir yuva kurmayı hak görmüştü.
Ve bir adam sevmiş teyzem, ben eniştemi hiç görmedim… 
Herkes şaşırmış . Çünkü onu hep mücadeleci yanıyla tanımışlar, aşkını hiç bilmemişler. Ama aşkı da kendi gibi güçlüymüş. Ne var ki hayat, ona hayal ettiği gibi bir evlilik sunmamış. Olsun, teyzem pes eden biri değildi. İki aslan parçası oğlunu koca İstanbul’da tek başına büyüttü, kimseye muhtaç olmadı, kimseye el açmadı. Ve başardı. Oğulları, onun emeğinin karşılığı olarak, merhametli, çalışkan, toplumda sevilen insanlar oldular.
Teyzem, hayatın ona sunduğu her zorluğu göğüsledi. Ne getirdiyse kabul etti, ne aldıysa arkasına bakmadan yoluna devam etti. Ama kaderin garip cilvesi, mücadelesine başladığı mahallede, İstanbul’a ilk adım attığı evin birkaç apartman ötesinde noktayı koydu hayatına. Torununa sarılmış halde uyurken yakaladı kalp krizi onu. Öyle ki orada bile kendi mücadelesini vermiş, hayata veda ederken torununu bile uyandırmamış sesizce veda etmişti.
Ölmeden bir hafta önce, ablamın yeni doğan bebeğini görmeye geldi. Kahkahaları evi doldurdu. Eski anılarını anlattı, Bayram’da köye gelmemizi istedi. Diktiği ağaçlardan, geçmişin güzelliklerinden bahsetti. O gün bir sürü fotoğraf çektirdi, sanki bir anı bırakmak ister gibi… 
O zaman kim bilebilirdi ki bu sözlerin, o fotoğrafların aslında bir veda olduğunu?
Şimdi düşünüyorum da…
Hala inanmak zor geliyor. Daha geçen hafta yanı başımdaydı, neşesiyle, hayalleriyle. Ve şimdi yok. Bize her gelişinde ellerinde rengarenk çiçekler, ablamla bana incik boncuk getiren teyzem, artık gelemeyecek. Ama onun yerine anıları, gülen gözleri, hiç tükenmeyen enerjisi hep bizimle olacak.
Ailemizin koca çınarı… 
Seni hep o güçlü duruşunla, koca yürekli varlığınla hatırlayacağım. Sen mücadeleyi kazandın, hayat seni yenemedi. Şimdi huzur içinde uyu.
Bu satırları, teyzemin cenazesinin gelmesini beklerken yazıyorum. Her an kapıdan içeri girip “Hadi kalkın, çay koyun” diyecekmiş gibi hissediyorum. Ama bu kez kapı açıldığında gelen o değil, son yolculuğuna uğurlayacağımız tabutu olacak. Ne garip… Hayat boyu mücadele eden o koca yürekli kadın, şimdi bu dünyadaki son durağına varıyor.
Mekanın cennet olsun, Bayrampaşa’nın cengaver kadını…