Başkan Güler ve Keramet Hesabı

Abone Ol

Siyasette iki tür lider vardır;

Biri ardında güçlü bir miras bırakmayı hedefler, diğeri ise kendisinden sonra kimsenin yükselememesi için taş üstünde taş bırakmaz. Başkan Güler’in hangi kategoriye girdiğini anlamak için siyaset dehası olmaya gerek yok!

Kendi Partisini Boğup, Muhalefete Can Suyu Veriyor

Siyasette alışılagelmiş bir düzen vardır!

İktidar, muhalefeti zayıflatmaya çalışır. Ama Hilmi Güler, bildiğimiz tüm siyasi ezberleri bozuyor! Muhalefeti değil, kendi partisini zayıflatıyor. Kendi partisinin belediye başkanlarına yıllardır göstermediği desteği, bugün CHP’li Ulaş Tepe için seferber ediyor.

Sahi neden?

Çünkü hesap basit…

"Benden sonra tufan!

"Bakın, ben gidersem burayı kimse kazanamaz. Keramet bende!"

Başkan Güler, bunu kanıtlamak için koca bir siyasi düzeni yeniden kurguluyor. Partisinin belediyelerine destek yok, ama muhalefete doğum günü kutlamalarımı dersiniz, omuz omuza yürümek mi dersiniz ne derseniz deyin…

Haa, Ulaş Başkan’ın konuyla ilgisi yok. Bende onun yerinde olsam, iktidarın bu açığını lehime çevirirdim. Sonuçta siyaset strateji işi değil mi? Pas ayağına gelirse, golü atarsın.

*****

Bunu gören AK Partili teşkilat üyeleri, belediye başkanları ve partililer isyan ediyor.

Ama Başkan Güler, bu tepkileri umursamıyor. Çünkü onun için önemli olan parti değil, kendi siyasi geleceği.

Teşkilata “Böl ve Yönet” Hamlesi

Oyun burada da bitmiyor!

Güler, sadece belediyeleri değil, parti teşkilatını da dizayn ediyor. Kendi yerini garantiye almak için teşkilat içinde küçük çaplı depremler yaratıyor. Bazı isimleri gizlice yanına çekiyor, parti içi huzursuzluğu artırıyor.

Çünkü biliyor ki güçlü bir teşkilat, onsuz da ayakta kalır. Ama dağınık ve parçalanmış bir teşkilat, onun “keramet” iddiasını güçlendirecek.

Böylece seçim kaybedilirse, "Gördünüz mü, ben olmadan olmuyor!" diyecek.

Ama Güler’in unuttuğu bir şey var!

Siyaset, kişisel hesaplarla değil, halkın iradesiyle şekillenir. Ve halk, kendisi için çalışmayanı unutmaz.

Peki, Mahmut Özer Neden Hedefte?

Tam bu noktada devreye Mahmut Özer giriyor. Çünkü belediye başkanları, Güler’den beklediği desteği alamayınca, çözümü Özer’de buluyor. Ne de olsa belediye başkanları, oy aldıkları insanlara karşı sorumlular!

Mahmut Özer ne yapıyor?

* Şehrin her kademesine destek veriyor,

* Belediye başkanlarının problemlerini çözüyor,

* Halkın beklentilerine kulak veriyor.

Eee doğal olarak, başkanlar da kendilerine sahip çıkan isme yakın duruyor.

Ama bu, Güler’in hoşuna gider mi?

Tabii ki hayır!

Hemen harekete geçiyor, kendisine bağlı medya organlarını devreye sokuyor ve Mahmut Özer hakkında algı operasyonları başlatıyor. Şehir içinde kutuplaşma yaratıyor, Özer’i hedef haline getiriyor.

Peki, Mahmut Özer ne yapmış? İki senede şehre kazandırdıklarına bakın!

Ben yazarım ama kalemim yetmez, bir köşe yazısına sığdırmaya...

Peki ya Hilmi Güler?

Hilmi Bey yıllarca bakandı.

Hem de 94 ruhunun kurucularından biri!

Peki neden o zaman şehre bu kadar hizmet etmedi?

Neden Mahmut Özer, iki yılda daha fazla katkı sağlayınca bir anda hedef haline geldi?

Çünkü Güler, kendi gölgesinden korkuyor. Kendi yerini kaybetmekten korkuyor. Ve en önemlisi, unutulmaktan korkuyor.

Ama siyaset, kişisel hırslarla değil, hizmetle kazanılır. Bugün kutuplaştırmaya çalışanlar, yarın halkın terazisinde tartılacak. Ve halk, kendisi için çalışmayanları bir daha hatırlamayacak bile.