Yerel

Bakan Yardımcısı Gizligider: “Gerekli tedbirleri almazsak su fakiri ülke olacağız”

TARIM VE ORMAN BAKAN YARDIMCISI EBUBEKİR GİZLİGİDER, GEREKLİ TEDBİRLER ALINMADIĞINDA TÜRKİYE’NİN SU FAKİRİ BİR ÜLKE OLACAĞINI AÇIKLADI.

Abone Ol

Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, gerekli tedbirler alınmadığında Türkiye’nin su fakiri bir ülke olacağını açıkladı.

Çorum’da İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde çiftçilerle bir araya gelen Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, yeni dönem üretim planlaması ve yeni destekleme modeli hakkında sunum yaparak üreticilerden gelen soruları yanıtladı.

Türkiye’nin dünyada tarım gayri safi yurt içi hasılasında 68,5 milyar dolarla 10. Sırada yer aldığını açıklayan Bakan Yardımcısı Gizligider, “İlk sırada Çin yer alıyor. Hemen ardında ABD, Brezilya ve diğer ülkeler geliyor. Avrupa’da birinci sıradayız. Toplamda dünyada 4.4trilyon dolar tarımdan gayri safi hasıla var. Son 50 yılda dünya çok değişti. 1850’li yıllara bakarsak buharlı teknolojiden elektriğe, elektrikten motora, motordan nükleere geçiş tarım sektörüne de yansıdı. Nüfus iki katına çıktı. Dünyada son 50 yılda nüfus iki katına çıktı ancak topraklar hala aynı. Kentleşme ise yüzde 37’den 57’yı çıktı. Doğal afetler beş katına çıkmış. Demek ki biz dünyayı hor kullanıyoruz” dedi.

2050 yılı itibariyle dünya nüfusunun 10 milyara çıkmasının söz konusu olduğunu dile getiren Gizligider, “Türkiye nüfusunun ise 100 milyonu aşması bekleniyor. Bir taraftan şehirleşme artıyor. Diğer taraftan turizm hareketliliği yükseliyor. Gelirlerimiz artıyor ancak turizminde getirdiği üretimin artışına yönelik bir baskı var. Tüm bunları göz önüne aldığımızda üretim planlamasına geçme zaruriyetimizi ertelemeyeceğimizi gördük. Gıda talebine dayalı üretim artışının yüzde 70 olması gerekiyor. Suda ise yüzde 15 havzaya ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin içme suyu oranının şuanda 112 milyar metreküp olduğunu açıklayan Gizligider, “Şuan nüfusumuz 85 milyon. Şuanda kullanılabilir içme suyu oranımız şuanda 112 milyar metreküp. Buna fiziksel olarak kullanmadığımız alanlarda mevcut. 2030 yılında nüfusumuzun 93 milyona ulaşması bekleniyor. Ve o zamana kadar tedbirlerimizi almazsak içme suyu oranımızın 91 milyar metreküpe düşmesi söz konusu. Tedbir almazsak nüfus yüzde 10 artarken su kaynaklarımız yüzde 20 düşecek. Şuanda ülkemizde kişi başı su tüketimi bin 313 metreküp su tüketiyor. Eğer bin metreküpün altına düşerse biz o zaman su fakiri ülke oluruz. Eğer bin 700 metreküp üzerine çıkarsa su zengini oluruz. Gidişat su fakiri ülkesi olacağımızı gösteriyor. O yüzden tedbir almak zorundayız. Kuraklık haritasına baktığımızda son yıllarda haritadaki kırmızı oranı çok arttı. İç açıcı görünmüyor. Dünya’nın da şuanda gündemi iklim değişikliği , sıcaklıklar, buna bağlı üretim deseninin değişmesi. Bugünün kaynaklarıyla yarını planlamamız gerekiyor. Yarının kaynaklarını bugünden harcamamamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

İl Tarım ve Orman Müdürü Hayrullah Göktekin ise Çorum’un toplam arazi varlığının 551 bin 284 hektar olduğunu ve tarımsal arazi büyüklüğü bakımından 81 il arasında 10’cu sırada yer aldığını belirterek, bu alanın 110 bin hektarında sulu tarım, 441 bin hektarında ise kuru tarım yapıldığını söyledi.

Arazi varlığının 414 bin hektar alanında tahıllar ve diğer bitkisel ürünler, 14 bin hektar alanında sebze üretimi ve 9 bin hektar alanında meyve üretimi yapıldığını anlatan Göktekin, “Hayvan varlığı bakımından ise 209 bin adet büyükbaş hayvan sayısı ile 28’ci ve 268 bin adet küçükbaş sayısı ile 54’cü sırada yer almaktayız” diye konuştu.

Tarımsal üretim planlaması, tarım sektörünün hem ekonomik hem de çevresel sürdürülebilirliğini sağlama noktasında kritik rol oynadığını vurgulayan Göktekin, şunları kaydetti: “Tarım gibi stratejik bir sektörde başarılı olmak rastgele bir üretimden ziyade iyi düşünülmüş, sürdürülebilir ve bilinçli bir üretim planlamasıyla mümkün olacaktır. Bu planlama sayesinde sadece toprak ve su gibi sınırlı kaynaklarımızı verimli bir şekilde kullanmakla kalmayacak, aynı zamanda iklim değişikliği gibi küresel sorunlarla da mücadele edebilir hale geleceğiz. Unutmamalıyız ki doğru planlanmış bir tarım faaliyeti, hem çevreyi korur hem de ülkemizin ekonomik kalkınmasına ciddi bir katkı sağlar. İlimizin mevcut tarım potansiyeli ve üretim planlanması kayıtlılık, kalite, verimlilik ve sürdürülebilirlik kriterleri göz önünde bulundurularak 2025-2027 Bitkisel Üretim Planı kapsamına alınan ve 13 ana üründen; 7 ana ürün ve 6 çeşit yem bitkisi belirlenmiştir. Planlamaya esas ürünlerimiz buğday, arpa, ayçiçeği, nohut, soğan, mercimek, patates ile yem bitkileri grubu ürünleridir. İl hayvansal üretim planı ise kırmızı et, beyaz et, süt ve yumurta üretimi başlıkları altında değerlendirilmiş, 2024-2026 yıllarını kapsayan bir üretim planlaması oluşturulmuş; asgari ve azami üretim miktarları belirlenmiştir. Su ürünleri üretim planı ise ilimizde bulunan 20-25 adet irili ufaklı baraj, göl ve göletler arasında değerlendirilerek hazırlanmış, avcılığı ve yetiştiriciliği gerçekleştirilecek iç su ürünleri ve üretim miktarları belirlenmiştir. Doğal kaynaklarımızı koruyarak gelecek nesillere de sağlıklı ve verimli bir tarım alanı bırakmak hepimizin sorumluluğundadır. Tarımsal üretim planlaması sadece bugünün değil; geleceğin tarımını da şekillendiren bir adımdır”