Mâlum; bu ayın 2. haftası diyebileceğimiz 9-16 Kasım arası günler Eğitimde ara tâtildi. Bu bağlamda bizim âilede bir iç turizm, daha doğrusu bir sıla-i rahm hareketi oldu. Hanımı daha Cumâ akşamından Gebze/Darıca'daki ablası ve yeğenlerine uğurladık. 4 numaramız da İstanbul'da. Mutlakâ bir araya gelecekler inşâllâh.
KONYA, BİLECİK, İSTANBUL, ELDİVAN
Konya'daki çocuklarımız da aynı yere müteveccihen, yol boyu ve İstanbul'da arkadaş ziyâretleri ve dönüşte Çankırı/Eldivan'daki kardeşlerine uğrama plânlı olarak Bilecik'e doğru yola çıktılar. Netîcede cumartesi sabâhı anneleriyle büyük teyze kahvaltı sofrasında buluşma sürpriz ve mutluluğunu yaşadılar.
ORADA KAHVALTI, BURADA ÇAY-ÇORBA
Onlar orada kahvaltıdayken biz de ORİMDER Cumartesi Sabah Dostluk grubu olarak, Konya'da görev yapan, o da sıla-i rahm, özellikle annesini ziyâret için burada bulunduğunu ifâde eden hemşehrimiz Prof. Dr. Hâlit ÇALIŞ Hocamızın da teşrif buyurup sohbet yaptığı çay-çorba muhabbetindeydik.
BULANCAK, EFİRLİ, ÇATALPINAR
Pazar gün KIRCA ve ÇATIR Âilelerinin çocuklarının düğünü için gittiğimiz Efirli'den, Bulancak'tan merâsime gelip oradan şifâlı suya gitmek isteyen, böbrek taşı kırdırmış Osman ÖZTÜRK ve arkadaşı Abdullâh BEYAZ hocalarımızla, Hacıbey VAROL Bey hocamız da aramızda olarak Çatalpınar'a geçtik.
HAZAL'DAN ŞUAYİP ESKİ CÂMİİ'NE!
Pazartesi bir başka düğün, Zühtü Vayni Bey kardeşimizin kerîmesinin merâsimi için HAZAL'dayız. Dünkü gibi bu düğün de çok kalabalık ve de çok geniş bir arkadaş grubuyla karşılaşıp görüşmek, hasret gidermek imkânı hâsıl oluyor.
BİR İHTİMÂL, BİR ÜMİT
Bu arada Prof. Dr. Ahmet Ali BAYHAN Hocamızla da karşılaşıyoruz. Ordu'da Ahşap Câmiler kitabı bağlamında kendisine teşekkür ederken Şuayip Câmii'ni konu ediyoruz. Kendisinin sanat eserlerini koruma kurulunda olduğunu ve eğer varlığı kanıtlanırsa -ki kendisi bizim okuduğumuz taşı biliyor, bir yerde söz de etmiş- tescil ettirip ihyâsını sağlayabileceklerini söyledi.
ESKİ DOSTLAR, YENİ MUHABBETLER
Aynı akşam oradan da, düğünde buluştuğumuz Şenel ÖZATA ve Câhit ŞÂHİN Bey arkadaşlarımızla bizi arayıp DOĞA KAFE'de olduklarını söyleyen wefâkâr dost Muammer YAVAŞ'a gittik. Yanında kendisi gibi edebiyatçı Osman DEMİREL, Ali ÇİÇEK ve soyadı HACIVELİOĞLU olan ziraat mühendisi bir arkadaş da var. Ortak payda; okumak-yazmak. Çok güzel sohbet oldu. En güzel tarafı komple tanışıp kaynaşmak, güncel âilevî, sosyâl, kültürel meseleler meyânında fikir teâtisinde bulunup dertleşmekti.
ÖZBEKİSTAN, EYÜP, TDED
Aynı gün, daha önce söz ettiğimiz gibi, ara tâtilde sıla-i rahm niyetiyle İstanbul'a akrabâ ziyâreti için giden kızlarım ayrıca Temmuz'da Özbekistan turunda tanıştıkları arkadaşı Yâsemin hanımı da ziyâret edip güzel bir dostluk ve vefâ örneği göstermişler. Birlikte Eyüp Kabristanında ziyâretler yanında TDED Genel Merkezimize uğramayı da ihmâl etmemişler. Dolayısıyla onlara, bu kıvanç verici, geçmişe wefâ, geleceğe ümit hareketlerinden dolayı kendilerini tebrik edip, teşekkürlerlerle berâber sevgilerimi ifâde eden bir mesaj gönderdim.
WEFÂ DUYGUSU, İNCİTME(ME) KAYGISI
Aslında bu mesajı fotoğraflarla berâber ÖZBEKİSTAN WhatsApp grubumuza göndermiştim ki kızım arayıp, İstanbul'da böyle bir arkadaş daha varmış. Ona gidemedikleri için kendilerinin paylaşmadığını söyleyince, dolayısıyla mesajı biz de kaldırdık. Hâlbuki öbür arkadaşlarına, "bi dahaki sefere de size geliriz inşâllâh" denilebilirdi. Ama her neyse, yine de bir incitmeme kaygısı galebe çalmış. Sonuçta bu da güzel...
OSMANLI CÂMİ'İN OSMANLI ÂBİSİ!...
Salı gün Hava gâyet güzeldi. Refikler ve ziyâret edilen dostlar da güzel olunca güpgüzel bir gün oldu çok şükür. Server KARAMAN Ağabey üstâdla Gülyalı Belediyesi'ni ziyâretin ardından öğleyi, yörenin Osmanlı'sı SARAYBURNU CÂMİİ'nde kılmak düşüncesiyle Bulancak'a geçtik.
FARKLI MEVKÎ, ÖRNEK BAHÇE
Bölgenin farklı câmiine girmeden önce örnek Millet Bahçesi'nde çayımızı içtik. Ezan okunurken içeri girdik. Sağolsun görevliler; hocam az önce gelseydin ezan okuturduk dediler. Bu tavırlarından dolayı okumuş gibi sevindim. Müezzinliği verdiler.
SERVER KARAMAN, Y. ZİYÂ SİPÂHİ
Sonrasında cenâze tevâfuk etti. Câmiin dernek başkanı, Ordu İmam-Hatip Okulu'ndan büyüğümüz, bizim neslin çınarlarından Yusuf Ziyâ SİPÂHİ Ağabey Hocamızla berâber saf tutup duâ ettik. Ziyâretten dolayı ayrıca duâlarını aldık. İki eski dost ve güzel ağabeyi bir araya getirip mutlu poz almanın kıvancıyla oradan ayrıldık...
DİLDE SEYRÂN, TELDE OKUTAN
Aynı gün akşam, TDED Edebiyâttan Mûsikîye SANAT MECLİSİ programımız vardı. Akşamın konuğu Sezâyi OKUTAN sazı, sözü ve yorumuyla programı renklendirdi.
LATİNSİZ SAĞDAN BAKARIM
Biz de Edebiyât olarak, Bahaeddin KARAKOÇ'un çok konuşulan, içinde bulunduğu kitaba adını veren, ayrıca arka kapağa konulan meşhur şiirlerinden birini okuduk:
**S E Y R A N**
Renk renk ufuk bahçesine,
Çıkar bir dağdan bakarım.
Muhammedîdir kökenim,
Latinsiz sağdan bakarım.
Aşk uğruna esrik gezen
Şol duraksız âşık benim.
Seferim çıplak atlarla,
Gümbür gümbür salâtlarla...
Hep Kur’ânî halatlarla
Bağlanır, bağdan bakarım;
Figürlerde yalap yalap
Parıldayan ışık benim.
Bir Kûfî yazı edâmız,
Harman yeridir odamız,
BİR’dir, RAHÎM’dir Hüdâmız;
Yeni bir çağa bakarım,
Pişmişlerin kapısında
Aşınmayan eşik benim.
SALI'DAN ÇARŞAMBA-PERŞEMBE'YE
Salıdan sonra ÇARŞAMBA Ulubey Kızılin, PERŞEMBE, Bulancak merkez olmak üzere cenâze günleri oldu. İlkine Server KARAMAN Bey demiştik 2.'ye Bilâl OĞURLU, Hayri YÜKSEL, Hacıbey VAROL, 3.'ye M. Esat KILIÇKAYA Bey hocalarımızla gittik.
Bunların hepsini anlatmak ayrı ayrı köşe ister. Kısaca, hepsi de çok verimli oldu.
ZİYÂRET HAREKETİ, SEYÂHAT BEREKETİ
Seyahat başlıbaşına güzel de, bir de can dostlarla ve ayrıca din kardeşlerinin sevinç ya da kederlerini paylaşma meyânında olursa bunların dünyevî-uhrevî bereketlerinde sınır olmaz. Rabbimiz hatâlarımızı af ile berâber, güzel niyetlerle icrâ ettiğimiz tüm bunlar ve benzeri amellerimizi keremen kabûl eylesin. Âmîn...
SABAH KARŞIYAKA, CUMÂ Hz. BİLÂL
Cumâ sabahını, Sâlih ÖZATA ve Recep Bey cemaatin önceden haber verip dâvet etmesiyle berâber Karşıyaka Câmii'nde kıldık. Bu gün îtibârıyle başlayan câmi altı Kahvaltıdan sonra eve geçerken Akyazı'da İl müftülüğünün buradaki programı sonrası muhabbete kalan arkadaşlarla da bir çay içimi muhabbetten sonra öğlede Hz. Bilâl Câmii'ne hareket edene kadar evdeydik.
Bugünün hüsn-ihat olarak bir paylaşımının okunuşu şöyleydi:
EVİNİ TEMİZ TUT; MİSÂFİR GELİR.
KÂLBİNİ TEMİZ TUT; ÖLÜM GELİR!...
Bunu da okuduktsn sonra, bugünden tezi yok evi temizleyip düzenlemeliyim. Çünkü hafta doluyor. Hafta içi yazıp burada da paylaştığım, bu yazıda da yer vermek adına başlığa MISRÂ DUYGULAR ifâdesini koyduğum, oldukça ilgi toplayan GEL ARTIK başlıklı şiirde de belirttiğimiz gibi, hanımın gidişinin daha sabâhında evin düzeninde sıradışılıklar başladı. Gerçi şiirdeki kadar da değil ama bir elden geçirme istiyor her hâlükârda. Öyle ya, HÂN'IM geliyor; değil mi?
BİZE KOLAY; GAZZE, DOĞU TÜRKİSTAN OLAY!
"Bana kolay gelsin" derken, yazı uzadığı, bu arada şiire yeni yorumlar da katıldığı için onu bir sonraya bırakıyor;
dünyâda, bilhassâ âhirette kimseye sevdikleriyle ayrılıklar yaşatmaması, Gazze ve Doğu Türkistan'da olduğu gibi kendi yolunda ve uğrunda yaşarken ya da savaşırken gidenleri sonsuz hayâtta Efendimiz SAV in komşuluğunda buluşturması niyâzıyla Rabbimize yalvarıyor,
tüm mazlumlara tez zamanda muvaffakiyetler lûtfetmesi dileğiyle, cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...