Eski stadın yıkılıp yerine Millet Bahçesi yapılması projesi nihâyet deklare edilip Aralık ayı sonlarında da ihalesi yapılacağı açıklandı. Bizler STK’lar olarak burada Buharalı Şeyh Şâkir Efendi kabristanlığını da içine alan, Ankara Hacı Bayram misali bir kültürel muhit oluşturulması fikrimizi dillendirdik. Bunun için çok temaslarımız oldu. Benzer projeler, Her Şehrin Bir Sultanı var söylemi çerçevesinde son dönem belediyelerinin de masasında mevcut. Millet Bahçesi projesini fırsat bilerek, bu sahada yer alan kabristanlıkla beraber, Ordu’nun bir manevi merkezi mesabesinde böyle bir eseri şehrimize kazandırmanın güzel olacağını, kaçırılmaz bir fırsat olduğunu anlatmaya çalıştık. Ama bizim dediğimiz hiçbir manada olmadı. Bir defa câmi bizim istediğimize nazaran çok sembolik kaldı. Bir de Şeyh Şâkir kabristanıyla beraberlik talebine uyulmadı. Bizim dediğimiz kültürel muhit gerçekleşmedi. Sıradan, sâdece ayıp olmasın kabilinden bir yapı çıktı ortaya.
ÂYET AÇIK, KÂLPLER KAPALI!
Geliniz görünüz ki, bu bile Ordu elitlerini çıldırttı. Ordu’da ne kadar câmi düşmanı varmış meğer. Bir defâ, gerçek bir Müslüman bir câmiye karşı böylesine bayrak açamaz. Bakınız Yüce Mevlâ Tevbe Sûresi 18. Ayet’te ne buyuruyor:
“Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve âhiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve sadece Allah'tan korkan kimseler gerçek mânada îmâr edebilir. Doğru yola ermiş olmaları umulanlar işte bunlardır.”
GÖNÜLDE OLMAYAN, GÖZE BATAR!
Bu ayetten haberdar olan bir Müslüman câmiye, mescide karşı çıkabilir mi? Kısaca söylemek gerekirse, marketlerin biri varken öbürü neden geldi diyor muyuz? Bunları evimizin yanına gelmiş, ihtiyaçlarımıza hemen ulaştığımız bir fırsat olarak görmüyor muyuz? Hem de sokağa bir disiplin bir canlılık getirmiyorlar mı?
Ya câmiler. Uzatmayayım diyorum ama câmi demek bulunduğu yere nefes demek değil mi? Bahçe demek, ağaç demek, çiçek demek, şadırvan demek, çay demek, muhabbet demek değil mi? Bugünün insanı 1. kata bile asansörle çıkarken yakınında câmi olmasını neden çok görüyoruz ki? Namaz kılan bir adam yakınında câmi olmasından rahatsız olur mu?
CAZLAYAN KEMLİKLER, SIZLAYAN KEMİKLER!
Durum böyleyken, bakınız, Ordu Kent Konseyi Başkanı, asıllı asâletli bildiğimiz bir âilenin de evlâdı olan Ömer Aydın, geçmişlerinin kemiklerini sızlatacak sözlerinde neler diyor:
“Yeni yapılacak olan Millet Bahçesi projesine cami inşaatı planlanmış. Bu doğru proje değil. Oranın etrafında 3 adet cami var. Yeniden cami yapmak israftır, haramdır. Yapılması gereken, ihtiyaç olan otoparktır. Atalarımız ne demişler; eve lazım olan camiye haramdır.” dedi.
MÜNEVVER AYDIN OLUNCA!
Bu sözler ne bir Müslümana yakışır ne de kentini düşünen insana. Bu tür merkezî yerlere Avrupa’da araba hiç sokmuyorlar. Ya da böyle yerlere girişte vize uyguluyorlar eğer şehircilikse. Bu ayrı bir konu ama, yeter ki câmiyi dövelim diye kırk dereden su bağlama gayretine dikkât çekmek istiyorum.
Otopark kaç katlı olsun? 8 ya da 10 kat yeter mi? Ama ne görkemli bir binâ olur değil mi? Yerin altına mı istediniz? O zaman, biz de diyoruz ki üstüne de câmi olsun. Bizim taleplerimizin şehre hiçbir engeli yok. Katacağı anlam, zerâfet ve de mâneviyat var. Ama birilerinin bundan nasibi yok. Problem burda.
İşin bir diğer yanı da bir şeyin haram olduğunu söylemek uzmanlık ister. Kaynak ister. Fetva müftü işidir. Müftü fetva veren kişi demektir. Ömer Bey adının haşmetine, soyadının aydınlığına güvenerek fetvâ makamı gibi hareket ediyor. İşin bir garabet tarafı da burası. Neyse ki, bu hezeyanının ilk cevabını gecikmeden almış.
“KENT KONSEYİ KİMİN KONSEYİ?”
Sayın Milletvekilimiz cevâbı anlayacağı dilden yapıştırmış. Diline sağlık. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. İşte orducu.com’dan iktibas ettiğimiz haber ve o sözler:
Kent Konseyi Başkanı Ömer Aydın’ın cami açıklamasına tepki gösteren AK Parti Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu, “Ordu Kent Konseyi Başkanı, Camiye karşı olduğunu açıklayan bir habere imza atmış! Kent Konseyi kimin konseyi? Bugüne kadar şehrin hiç bir projesi ile ilgilenmeyen Kent Konseyi, mesele Cami olunca neden karşı çıkıyor? Kent Konseyi Başkanı camiye itiraz edeceğine, önce kendi kurumunun içerisindeki rezillikleri temizlemeli! Kurumunu dahi yönetemeyenler, şehri yönetmeye çalışıyorlar!” dedi.
BİR ÇÜRÜK İPLİĞE HÜLYÂ DİZMİŞİZ!
Câmi karşıtlarının kahramanı, Gülyalı eşrafının yiğit evlâdı Ömer AYDIN yalnız değil. Taraftarı çok. Bir dönem Ak Parti’den Belediye Başkan adayı da olan Ayşe Bahar ÇEBİ en başta. Bunlar benim isimlerin kişiliğe etki edeceği düşüncemi de zayıflattı.
Doğum yerleri çarşı;
İkisi de câmiye karşı!
Biri Ömer, biri Ayşe;
Bak hele sen, şu işe!
Hani Rızâ Tevfik’in, Sultan Abdülhamid tahttan indirilip te Osmanlı dağılınca özür mâhiyetinde yazdığı şiirinde geçen; “Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz!” mısraı var ya. O aynen buraya da uyuyor. Ayşe Bahar Hanım’ın çiçeği burnunda Ak Parti’de bahar havası estirdiği günler. Bu milletin önüne kimler çıkıyor, millet kimlere ümit bağlıyor. Ümit bağlananlar işte böyle kendilerini belli edip, kendi ipliklerini kendileri pazara çıkarıyorlar. Milletin duasını alacak yerde kendilerini bu duruma düşürüyorlar! Acaba ne uğruna? Çok merak ediyorum.
AYŞE BAHAR; DAHA KİMLER VAR?
Değerli dostlar. Bu konuda derdimiz çok. Hangi birini yazalım? Ayşe Bahar’ın paylaşımına gelen isimler ve yorumlar da çok. Aynı zamanda ilginç ve de öğretici. Hepsini burada verecektik ama onlar da ayrı bir yazı tuttuğu için bir başka sefere bırakıyor, câmiseverlerin de sevmeyenler kadar cesur olması, iyi olduğunu zannettiklerimizin de bunlar kadar, -varsa- dâvâlarını dert edinmeleri niyâzıyla cümleye sevgiler-saygılar wes’selâm….