Her şey çok pahalı ne yapalım sorusuna büyük alimin muhteşem cevabına bir göz atalım ne dersiniz?…
Yusuf EL kandehlevi açlık ve yokluğun halkı perişan ettiği bir dönemde kendisine sorulan fiyatlar çok arttı, geçinemiyoruz sözlerine son derece hikmetle cevap verdi;

"İnsanlar ve eşya Allah katında terazinin kefeleri gibidir
Eğer insanın kıymeti Allah katında artarsa eşyanın değeri düşer ve eşya ucuzlar.
Yok eğer insanın kıymeti Allah indinde düşerse bu kez eşyanın değeri artar ve fiyatlar yükselir..."
ve devam eder Üstad:

Allah'ın katındaki değerinizi arttırın!
"İman ve salih amel ile eşyanın değerini düşürün"
Nitekim İslam tarihinin en zengin çağı müslümanların takvaya uygun yaşadığı  ve yardımlaşmada en iyi olduğu çağ veya çağlardı.
Tarihsel gerçeklik Yusuf el Kandehlevi'nin tavsiyesini doğru çıkarıyor..

Sonra halka dönüp şu ayeti bu söylediğine delil olarak okur:
‎وَلَوْ اَنَّ اَهْلَ الْقُرٰٓى اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِ وَلٰكِنْ كَذَّبُوا فَاَخَذْنَاهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ  A'râf Suresi - 96 

“Şayet o ülkelerin halkı (Allah ve Resulüne) inansalardı ve (her türlü küfür ve kötülükten) korkup sakınsalardı, gerçekten üzerlerine hem gökten, hem yerden (sayısız) bolluklar (bereketler) açardık; ancak onlar (dünyalık çıkarlarına ve nefsi arzularına kapılıp Hakkı) yalanladılar, Biz de onları kazanageldikleri (zulüm ve kötülükler) nedeniyle yakalayıp (yerin dibine geçirdik).”

Câbir (R.A.) şöyle anlatıyor: Efendimiz (S.A.V.) ile birlikte iken buyurdu ki: “Allah katındaki değerinizi öğrenmek ister misiniz? O halde Allah’ın (emir ve yasaklarının) kendi hayatınızdaki değerine bakın. Kişi Allah’ı ne kadar tazim ederse (yani onun emirleri ve yasakları konusunda ne kadar titiz davranırsa) Allah katındaki değeri de o kadardır” (Kandehlevi).
O halde bilelim ki;
Maddeye, eşyaya, lükse, konfora, yaşam standartlarına, koltuğa ve makama, Allah’ın emirlerinden daha fazla değer veren toplumların Allah katındaki değerleri de düşer.

O halde bize düşen;  Allah katındaki değerimizi arttırıp, önümüzdeki tüm badireleri Allah’ın yardımını hak ederek atlatmak için gayret etmektir.

‎اِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبٖيلَ اِمَّا شَاكِراً وَاِمَّا كَـفُوراً 
İnsân suresi-3
“Biz ona (akıl ve kitapla doğru) yolu gösterdik; (artık o) ya şükredici olur ya da nankör (kendi tercihidir.”)
İnsan neden işitir ve görünür kılınmıştır?
İnsan imtihan yolunu ya şükredecek ya da nankörlük ederek yürür.
Ya sizin yolunuz?..

Kur'ana gözünle bakarsan yazıyı görürsün
Aklınla bakarsan ilmi görürsün
Kalbinle bakarsan aşkı görürsün
Tüm ruhunla bakarsan Rabbini görürsün...
Hz. Mevlana..

RUMİ  bir sözünde der ki; 
 "Bir insan bir insana aşık olmuşsa, Bu aşk, aşık olanda değildir... Aşık olunandadır."...
Beyazid-i Bestami Hz'lerininde benzer bir sözü vardır;
 "Allah’ı seviyorum sanırdım..! Ama anladım ki, esas olan O’nun sevmesi imiş...Allah bir kulu severse, onun kalbini Kendisi ile meşgul edermiş." demiş hazret..
Sen hayatını güzel hasletlerle süslersin..Allah senin  bu halinden hoşnut olur..senin tarafından sevilmeyi ve bilinmeyi diler...Yani önce Allah sever...Sonra sen ona mukabele edersin...Yada durum bunun  tam tersidir...Sen Allaha karşı muhabbetim ve sevgim yok  zannedersin..Sen namaz Kılmıyorum zannedersin...Aslında Allah senden yüz çevirmiştir...Seni huzurundan kovmuştur...Bunu bilmezsin...
Unutma;
Sürüyü arayan çobandır... koyun değil.. 
Aşk ateşi önce sevilenin kalbine düşer...ondan sonra seven bu aşka mukabele eder..!