65 YAŞ DESTANI

Abone Ol

Yaş atmış beş; yolun neresi eder?

Kim demişti; ortasındayız ömrün?

Artık, çok kıymete binen seneler

Düşünmek, kaşınmak nafile bugün

Önüne-ardına bakmadan gider!

***

İlkokul yılları; köyler, yaylalar

İnek-dana yayıp, koyun güttüğüm

Alaftan çıtıman, ottan balyalar

Ağaçlarda bülbül gibi öttüğüm

Yurttan sesler, her çeşitten parçalar

Ahmet Gâzi Ayhan, Yıldıray Çınar

Ali Ekber Çiçek, Yüksel Özkasap

Dolaşır ibreler hep kıyı-kenar!

Çeker mi her dalga, uyar mı hesap?

Çıkar mı arasak Müzeyyen Senar?

***

Sinema çok seyrek, hep mûsikî var

Tarlalarda ağaçlara asılı

Radyo tellerine hangi kuş konar?

Ali Ercan, Zeki Müren; hâsılı

İmeceler, ses verecek ses arar…

***

Lise, Yüksek Okul; derken vazîfe

Ver elini hey güzelim Trakya

İlk göz ağrıları gelmez târife

Nasıl anlatılır; bre, a be ya?

Lüleburgaz; bir belde-i latîfe!

***

Gelince “bir akkuş kanadıyle revan”

Akkuş’a da revân olduk bir zaman

Ayrılırken âh çekerek derinden

Topkapı, Ankara, Niksar üzerinden

Argan manzaralı gürgenli mekân…

***

Ordu İmam-Hatip, kendi okulum

Derken bir yıl staj, haydi Cezâyir

Rüzgârın önünde yaprak bir kulum

İki bin beş yılı gelmişken ahir

Dedik, elveda ey mezun olduğum!

***

Cıvatalar mı foltaklaştı ne var?

Niye gıcırdıyor bu yay gibi diz?

Kâh somurtan, kâh sırıtan aynalar!

Neden böyle tereddüt edersiniz?

Baka baka zor seçtiğim kankalar?

***

Gittikçe sen de çok değiştin Nîsan!

Hangi takvime baksam sen değilsin!

Nerde o bahar, o meşk, o kahraman?

Bu hicran yüzlü akşam sen değilsin

Çoktan’dır sen, “sen olmadığın” çoktan!

***

Derme-çatma şeylerden ilk köşkümüz

Resimleri dahi bir melâl verir

İstikbâle maa’n yürüdüğümüz

Çok arkadaşlar da göçtüler bir bir

Günbegün artıyor hüzünlüğümüz…

***

Kitapların başka miski de varmış

Geç fark ettim böyle hoş koktuğunu

Harfler aşka boyar, ışka yakarmış

O mürekkeplerin eşk olduğunu

Gözler bu yaşı yaşınca anlarmış…

***

İlkte açar, sonda döker; her bahar

Seneden seneye özümsediğim

Niye dönmesin ki havada kuşlar?

Raksa sebep, bu kez yoksa ben miyim?

Saçlar sanki başka türlü tarumar!

***

Neylersin gitmek herkesin yaşında

Oldun, ya da olamadın; olacak!

Kim bilir, hangi gün, son kumaşında

Sessiz va’z ü nasihatin olacak;

Yatay kürsü, o musalla kaşında…