Emr-i bil’mâruf, Nehy-i anil’münker;
İyiliği emir, kötülükten men;
En mühim vazîfe Müslüman için
Aslâ câiz değil ihmâl göstermen!
Âlimlerimizden kimisi, hattâ;
Otuz üçüncü farz der; kesin, kat’â
Ve de uygulamak; şeksiz, mutlakâ;
Kitapta, Sünnette böyledir ferman!
Elbette ki önce nefsinden başla
İçindeki mel’un şeytanı taşla
Duyguları arıt, gözünde yaşla
Mümkün olmaz zira gayrıyı dermen…
Değişmez ne çelik ne çocuk, soyun
Örneklik etmezse ahlâkın, huyun
Sen öncü olmazsan, tüm dünyâ koyun
Gerekir en büyük gayreti vermen…
Yoksa vahşet alır gider başını
Hiç kaâle almaz hem gözyaşını
Çalar çocuğunu, öz kardaşını
Küfrün hizmetinde yapar Süpermen!
Câhiliye hortlar, rezâlet artar
Herkes ilkeleri putlarla tartar
Arsızlık yüzlerde hicabı yırtar
Ayıplanır açıksız kisveye girmen!
Köhne düzenleri canlanır baştan
Heykeller granit, tavırlar taştan
Gözler ağlar-durur, kanlanır yaştan;
Bulamazsın öze dönmeye derman!
Yolundan ederler, yolsuz kalırsın
Kanadın kırılır, kolsuz kalırsın
Manada parasız, pulsuz kalırsın
Hayâl olur ebedî, mutluluk görmen!
İşte ortadadır bugün manzara
Ekranlar hep dehşet verir nazara
Ecnebi ürünler gelir pazara
Çalışamaz suyu kesik değirmen!
Onlar yapar-durur yapacağını
Çaktırmadan süsler, tapacağını!
Açtırır kolunu, hem bacağını
Zevklerine göre olur seğirmen!
Güzelsin der, mankenliğin kastına
Suyu döker, mey doldurur testine
Her türlü pisliği salar üstüne
Ses etsen de çare olmaz bağırman!
Sabır lâzım; her şeyin bir zamanı
Gelmeden ayrılmaz sapın samanı
Beklemek belki işin en yamanı
Bükmeden mümkün mü ipi eğirmen?
Nurani ozana düşen söylemek;
Nasihat mi? Belki gönül eylemek!
Ne haddine kimseleri paylamak?!
Esas olan hikmet ile çağırman!...